"Kadın dediğinin bağırmak gibi bir lüksü yoktu,sonuçta haramdı kadın sesi,kimsenin duymaması gerekiyordu.Mazallah günaha davet edebilirdi kalbi iman dolu bir erkeği. "
Amina Stare seksen iki senesinde Halep'e yaklaşık kırk kilometre uzakliktaki al-Hadher köyünde Favzo Abdi'nin çığlıklarıyla dünyaya gelmiş annesinin kara memesinden emdiği lanetli Ortadoğu sütü yavaş yavaş kanına işlemeye başlamıştır.
Amina Stare gazeteci kimliğiyle Amerika'dan kendi ülkesine Suriye'den iltica eden göçmenlerle ilgili makale yazmak için döner. Umuda yolculuk için evlerinden yeni bir hayat kurmak yolunda ana vatanlarini terketmek zorunda kalan mülteciler Izmir limanından Sakız Adası yoluyla Avrupaya giden konteynırın içindedir. Elif,Samar,Fatima,Latifa bunlardan bazılarıdır. Amina her birinin ülkelerinde terör belasindan yaşadıkları acıları ellerinden alinan umutlarını dinler ve yazmaya başlar. Makalelerini zorlu yolculuk sonrası ekleyemediği ayrıntıları kitap olmalıydı onun için.
Kitap bir anlamda Ortadoğu gerçeğini gözler önüne sermiş...