“Telefon ikinci çalışta açıldı. ‘Ben Profitt.’
‘DNA’yı analiz ettik’ dedi Roman.
‘Sonuç?’
‘Durum düşündüğümüzden de kötü.’” Tess Gerritsen kitapları jokerdir. Hiçbir zaman kötü çıkmaz. İlk 100 sayfada eyvah bu kitap bu kez olmamış, tipik uzay mekiği muhabbetleri desem de sonraki 250 sayfayı heyecan içinde okudum. Yazarın başarılı bir doktor olması kitaplarındaki tıbbi konularda tutarlı bir bütünlük sağlıyor. Buna ek olarak bu kitap için NASA çalışanlarından yardım alan yazar bizleri muazzam bir kurguyla baş başa bırakmış.
Uzay İstasyonu’nda gerçekleştirilen deneylerde tek hücreli bir organizma olan arkaeon kültürünün kontrolden çıkması sonucu önce farelerde sonra astronotlarda ortaya çıkan salgın bir hastalık faciaya dönüşüyor. Astronotlar bir bir ölüyor.Hemde yeşil jelatimsi bir hale gelerek.Ordunun duruma mühadele etmesi ile karantina merkezi haline getirilen uzay istasyonu dizginlerin artık NASA’da olmadığını gösteriyordu.
Astronotlardan sağ kurtulan olacak mi ?
Emma ölecek mi ?
O bakteriler uzaya nasıl geldi ?
Biyolojik hastalığın önüne geçilecek mi ?
İnsanlık, böylesi bir biyolojik tehlike karşısında ne yapabilirdi ?
Tess Gerritsen bu kitabında bambaşka bir konuyu ele almış. Okuduğum en iyi Tess Gerritsen kitapları arasında yerini aldı.