Kimsenin kimseyi merak etmediği, hikayesini hayal etmediği dünyada Sait Faik çocuk merakıyla insana dair her şeyin bitmediğini söylüyor belki bize. Belki Papaz Efendi hikayesindeki balıkçının şarkısı gibi dinlemişizdir ama duymamışızdır bunu.
Bu öyküler belki bize diğerini ötekileştirmeden merak edebilmenin, kenepede uyuyakalmış üşüyen bir mahmuru kelimelerden bir yorganla örtmenin de güzel bir yaşam gayesi olabileceğini söyler.
Öte yandan yoksulluğu ölçüsü belli sloganlarla değil, çalışmadığımız yerden gelen sorularla sorgulatır Sait Faik. Bu kitapta da öyle oldu. İkinci paragraftan çıkar çıkmaz derinleşen tüm öykülerde karakterler de muhteşemliği aleladelikten alıyor. Senin benim gibi yani, öfkelenir, parlar, kıskanır, fikir değiştirir, unutur ama baharı sever. O yüzden adam lüzumsuz olabilir ama öyküsü elzemdir.