“BİNBOĞALAR EFSANESİ…”
Efsane der ki; sevenlerin kavuşmasına izin vermeyenlere öfkelenen Toros Dağları, bin tane boğaya bürünüp Çukurova’nın üzerine yürümüştür. Kitabın efsane adı buradan gelmektedir, Binboğa Dağları diye Toroslar’dan bahsedilir..
Yaşar Kemal ‘i her okuduğumda, insanları ve kültürleri tanıma hususunda birkaç adım daha ilerliyorum hissine kapılırım..
Binboğalar Efsanesi ; yazar 
Melih Cevdet Anday ‘ın bu güzel şiiriyle başlıyor:
“Ağlar bu mezarlıkta Yörükler her gece,
Bıkıp iri yıldızları davar sanmaktan,
Düşünür eski günleri, iskandan önce,
Geride kalmanın hüznü yamanmış yaman..”
Kitap, 3 farklı karakter üzerinden ilerleyen Türkmen Yörüklerin göç hikayesi. Adana’da bir dönem ‘arzuhalcilik’ yapmış olan Yaşar Kemal, bu romana ‘arzuhalci Kör Kemal’ olarak kendini de katmıştır. Yaşar Kemal romanda Yörükleri ve onların kadim kültürlerinin yok oluşlarını anlatıyor. Adeta onlara ağıt yakıyor..
Hikaye, 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan Hıdırellez Gecesi Hızır ile İlyas’ın buluşmasıyla, göçerlerin kışlaklarına doğru göç hazırlıklarıyla başlıyor. Yazın yaylada yaşayan, kışın Çukurova’ya inen bu Yörükler kimse tarafından istenmez. Onlardan toprak parası alırlar, paraları azaldıkça da başka yerlere göç ederler. Yerleşik hayata geçmemek için direnen Yörüklerin alanlarının daralmasıyla, nasıl da çaresiz kaldıklarını okuyorsunuz..
Tarihsel sürecinden biraz bahsetmek gerekirse; 1876 Yılında Osmanlı ve Türkmenler arasında gerçekleşen savaş. Cumhuriyetin kuruluşu ve İnönü dönemine kadar Yörük Türkmenlerin yaşam mücadeleleri.
Cumhuriyet döneminden sonra çıkan İskan Kanunu ile beraber yerleşik hayata zorlanma, çeşitli baskılar ve sonrası gelen sürgün yaşamlar.
20. Yüzyıla gelindiğinde geriye sadece bir Yörük Obası kalmıştır. İşte, romanda da tam olarak son kalan bu Yörük Obasının çektiği sıkıntılar, insanların bir karış toprak için nasıl mücadele ettiği anlatılır..
Tabiat, yazarın diğer kitaplarında da olduğu gibi, bu kitapta da tüm varlığı ile hikayede karşımıza çıkıyor. Dağları, Çukurova, Deliboğa, Ceyhan yöresinin binbir çeşit otu, çiçeği ve hayvanların da kitapta adı geçiyor..
Yaşar Kemal; sadece bir yazar değildi. O aynı zamanda yazdığını yaşayan, yaşadığını yazandı.
Bu toprakların en büyük kalemi, Anadolu’nun ta kendisi, büyük ustamıza saygıyla..
Yine bir Yaşar Kemal klasiği. ‘İnce Memed’ okuyor gibiydim. Kültürel birikimi ile aktardığı muazzam bir hikaye, mutlaka okunmalı...
··
1 artı 1'leme
·1.777 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.