Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

142 syf.
·
Puan vermedi
Hayat nedir ki?
İncelemeye başlamadan önce, yazar bir dostumla aramda geçmişte geçekleşen bir sohbetin çok kısa bir bölümünü yazarak başlayacağım. Normalde her kitap üzerine inceleme yapan biri değilim, lakin insanların acıları aynı olmasada benzerlikler göstermesi acılarının evrensel diyalektiğine işaretler yolluyor. Sanırım sevgili Kanat Güner de o işaretleri yollayanlardan. "Ve insanlar değişirler. Değişmek zorundadırlar! Değişim başka bir kimliğe bürünmek demek değildir... Kişinin kendisi olabilmesi için ona sunulmuş bir lütuftur. Ve insanların hayatını tümden değiştiren bir dönüm noktası vardır. Her yaprağında biraz daha eksildim ve her eksildim dediğimde kendimi bir kez daha yarattım. O kitapla tanışmadan önce hayatın belkide bir düzeninin olabileceğini hiç düşünmezdim, ancak şu an hayatın kendisinden de bir şeyler bekliyor değilim. Çünkü duygularımı yönetmeyi ve onları dizginlemeyi öğrendim. Duygularım gibi; sevgi, umut, ümit, hayal gücü, huzur, UYKU, mutluluk... ve AŞK gibi insanı dünya yaşamına bağlayan en temel nitelikli duyguları da kaybettim. Lakin kendimi olduğundan daha farklı bir biçimde buldum, pişman değilim.." Alt kültürün kült kitabı haline gelen bu eser, hayatı yaşayarak yazan; 1970 yılı doğumlu Kanat Güner'in kısa yaşamına sığdırdığı bir çok şeyin yanında "Eroin Güncesi" adlı kitabı da sığdırarak tribünlere kendi dramını oynamasını anlatıyor bize. Zor yaşamın kollarına savrulan ve bu sofrada kendi kişisel saflığından ötürü değerleri uğruna mücadele etmekten vazgeçmeyen Kanat, bunun bedelini de hayatıyla ödedi: Tıpkı yitik '80 kuşağının bir çok bireyi gibi. İçine itildikleri değer kavramlarının aslında bireyin silikleştiği, çarkların bir parçası olmaya zorlandığı ve adına Üniversite denen kurumların birinden; Tıp Fakültesi 4. sınıftan ayrılmak zorunda kaldı. Kanat Güner, gördüğü eğitimin en çok işlenen; yani insan hayatının biyolojik şeyi; H(eyç)'i seçerek oynadı kendi dramını... O uyuşturucuya kısaca 'H' diyordu... Bazı şeyler dar, olduğu gibi görünen, ruhsuz ama içtendir. Arka sokaklarda olduğunu bildiğin küçük hayatlardan biri gibi; önemsiz, karanlık ve hislidir. Kitapta sınırsız özgürlüklerini kullanırken başıboş bir hayatın hiç de özenilecek bir yanı olmadığını anlatılmaya çalışılıyor. Hayat yüksek binaların arasına gerilmiş bir ip ve biz de yolda bile yürüyemeyen cambazlarız. Kendini keşfettiğinde bunu öğrendiğinde çok geç kalmış oluyorsun. Ziyan olmakta böyle bir şey herhalde, ama pişman olmuyorsun çünkü kendini olduğundan daha farklı bir şekilde buluyorsun. Anlattığın gerçek bir hayat olduğu için çok farklı yerlerde durup ayrı ayrı noktalardan hayatı seyredilebilecek bir fotoğrafın oluyor. Bir noktadan gördüğünü başka bir noktadan bakınca göremediğin girintili çıkıntılı bir fotoğraf... Böyle olunca bu kitabı “şunu anlatıyor” diye özetlemek insan hayatını iki sayı arasındaki çizgiyle anlatmaktan farksız... Yani doğum ve ölüm tarihi arasına konulan o çizgi işte, o çizgiyi kast ediyorum. Onun için incelemeyi sevgili Kanat'tan alıntıladığım şu alıntıyla noktalamak istiyorum: "...O bir pil gibi diyordum, pilim boşaltılınca her şey, özellikle insana özgü dürtülerim, sağlığım bozuluyor pili bırakınca normal insana benziyorum. İstediğim, tozpembe bir dünya değil; sizin algıladığınız dünyayı algılayabilmek, diyordum."
Eroin Güncesi
Eroin GüncesiKanat Güner · Stüdyo İmge · 20011,395 okunma
·
648 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.