Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahşap bir kulübede, orman kokulu ve yalnız -çokça yalnız- başım ellerim arasında otursam. Saçlarım kırlaşana kadar öylece, yüzümde önce hafif sonra derin çizgiler olana, gözlerim bulutlanana kadar bir saati bin yıl edip otursam. Sessizliğin içinde hayata yeniden başlasam. En baştan, hiç bitmeyecek gibi hep baştan. Cama vuran rüzgarı beklesem. Hep beklesem, hep gelse. Sonra gitse ama yeniden geleceğine söz verse. Şöminede ateş tüm hırçınlığıyla yansa. İçli içli inleyerek benimle dertleşse. Anlatsam ona asıl yangın insanın içinde. Öyle sessiz ve sinsi. Bitirir en güzel günleri, sonu gelmez bir karanlıkta bırakır seni. Parmak uçlarına kadar kederle dolarsın. Ağır bir kaderin altında ezilmek neymiş? İşte o zaman anlarsın. Aklının yarısı, gönlünün tamamı ateşteyse işte o zaman vay haline! Köşe bucak kaçsan da kurtulamazsın. Zaten insan içindeki ateşten nasıl kaçar? Daima yanar. Bu defa bitti, söndü desen de yanar. İnsan olmanın kuralı zannımca önce ateşini bilmek, asi bir benlikle baş kaldırmak, sonra durulmak, kabullenmek. Bilmem kaç yaşında? Bıçak kemiğe dayanınca ahşap bir kulübede, orman kokulu ve yalnız -çokça yalnız-...
·1 alıntı·
1.002 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.