Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Biyolojik organizmalarda görülen ritmik zaman döngüleri arasında en meşhur ve karmaşık döngüye sahip olan varlık, muhtemelen bal arısıdır. Birçok bilim insanı gibi Alman biyolog Karl von Frisch de 1930lardaki çalışmalarına tesadüf eseri başlamıştı. Meslektaşlarından biri von Frisch'e, ne zaman terasta kahvaltı yapsa arıların masasında bittiğini söylemişti. Sanki çoğu zaman sofraya konan nefis reçellerin ve marmelatların kokusunu alıyorlardı. Üstelik masada tatlı olsa da olmasa da geliyorlardı. Bir arı, nasıl bu kadar dakik olabilirdi? İçinde, doğru zamanda çalan bir tür dâhili saat mi vardı yoksa dış çevreden ipuçları mı alıyordu? Von Frisch, cevabı bulmak için bir dizi deney tasarladı.? Günün farklı saatlerinde farklı yerlere yiyecekler konuldu. Kovandan çıkan arılar, doğrudan yiyeceklere doğru gitmeye başlayınca arı topluluğunun gelen üyelerinin, yiyeceğin yeriyle ilgili bilgiyi bir şekilde kovana aktardığı ortaya çıktı. Kovanın için bakan von Frisch, aktarma mekanizmasının daire şeklinde bir dans olduğunu keşfetti. Taşıdığı özü kovana bırakmaya gelen bal arısı, yükünü boşalttıktan hemen sonra dar bir daire şeklinde dans etmeye başlıyordu. Saat yönünde yarım daire çizdikten sonra çap boyunca karşı tarafa uçup saat yönünün tersine doğru dairenin diğer yarısını tamamlıyor ve sekize benzeyen bir şekil çiziyordu (Şekil 1.2). Dans eden arıyı izleyen diğer arılar, büyük bir heyecanla ona katılıyor ve dans eden arının kıpırdanan karnına antenleriyle dokunuyordu. Haberi getiren bal arısı, üzerini temizledikten sonra kovandan ayrılıp doğrudan yiyeceğin yanına gitti. Dikkat kesilen arkadaşları da kısa bir süre içinde ona katıldı. Bu ilginç çember dansı aracılığıyla hangi bilgi aktarılmıştı? Dansı izleyen arılar, hangi yöne gideceklerini nereden biliyordu. Bu sorular, von Frisch ve arkadaşlarını uzun süre meşgul etti. Arıların hedefe ulaşmasını sağlayan şey koku duyusu değildi çünkü araştırmacılar ister bal koysun ister şekerli su, arılar gelmeye devam ediyordu. Arıların dans gösterisini görme ihtimali de yoktu çünkü dansın gerçekleştiği petek karanlıktı. Ne tarafa gideceklerine dair bilgi, kovanın içinde başka bir şekilde, örneğin dokunma yoluyla aktarılmış olmalıydı. Deneyler devam etti. Yiyecekleri bıraktığı yerin mesafesinde değişikliğe giden von Frisch, kaynak ne kadar uzakta olursa arının dansını tamamlamasının o kadar uzun sürdügünü keşfetti. Arı, kovandan sadece birkaç yüz metre uzaktaki bir kaynağı haber vermek için dakikada kırk tur atarken birkaç kilometre uzağa yerleştirilen yiyecek için dakikada sadece birkaç tur atıyordu. Kaynak, kovanın yakınlarındaysa, haberci arı dansın ortasında dairenin çapı boyunca uçarken karnını daha hızlı sallıyordu. Bu durum, dans eden arının kovana gelmek için uzun bir süre uçtuğu için daha fazla enerji tükettiğini mi gösteriyordu? Belki de yorulan arı, daha az enerjisi kaldığı için daha yavaş dans ediyor ve yiyeceğin ne kadar uzakta olduğuna dair bilgiyi böyle aktarıyordu. Peki ya yön? Diğer arılar, ne kadar uzağa uçmaları gerektiğini bilseler de hangi yöne gideceklerini nereden biliyorlardı? Bilgi, fevkalade etkileyici bir şekilde aktarılıyor. Aslında arılar, güneşe göre yollarını buluyordu. Von Frisch, arıların kovandan görülen güneş ile yiyecek kaynağı arasındaki açıyı ölçmenin muhteşem bir yolunu bulduklarını keşfetti. Yatay petek yüzeyinde, dansın düz kısmıyla güneşin hareket yönü arasındaki açı, kovandan görüldüğü şekliyle yiyecek kaynağı ve güneş arasındaki doğrultuyla aynıydı.
·
478 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.