Üniversite sınavına hazırlanan Hera’nın annesi iki ay erken doğum yapmıştır. Bir erkek kardeşi olmuştur fakat erken dünyaya geldiği için kuvöze alırlar. Alelacele geldikleri hastanede, doktor olduğunu sonradan öğrendiği Uraz ile tesadüfen tanışır. Annesi hastanede yatarken gireceği üniversite sınavını unutur ve son dakikada araba ararken Uraz onu sınav yerine yetiştirir ama geç kalmıştır, sınava giremez. Bu sırada da annesi önceden süregelen bir kalp rahatsızlığından dolayı fenalaşır ve Uraz tarafından acil ameliyata alınır. Hera’yla vedalaşacak kadar ayılmıştır. Oğlunun ismini de koyup bu dünyadan ayrılır. Hera, daha onsekiz yaşında, ilgisiz bir baba ve küvözdeki kardeşi Can ile annesiz kalmış, ne yapacağını bilemez durumdadır artık. En büyük destekçisi Uraz olur. Hayatına devam ederken hatırlayamadığı çocukluğundan gelen sırlarla da yüzleşmek zorunda kalır. Abla olamadan anne olmuş, kucağındaki küçücük bebekle yalnız başına kalmış, hayata yeniden başlayacak olan Hera’nın hikayesini okuyoruz romanda. Her ne kadar 628 sayfalık kalın bir kitap olsa da, sürükleyiciliği ile çabuk okunan bir hikayeydi. Yalnız başına hem yaşam mücadelesi verip hem de bir bebek büyüten, bu arada çocukluğunun sırlarıyla yüzleşen güçlü kadın portresiyle Hera’nın yaşamına dokunuyoruz okurken. Akıcılığı, sıkmayan duygu durumları ve her an merak duygusunu dinç tutan anlatımıyla, severek okuduğum bir roman oldu. Türü sevenlere tavsiye ederim. #Bebek ^ ^ #alıntı Gerçeklerin siyahlığından korkanlar yalanların renklerine sığınırlardı. ^ Kokular, üzerine kilit vurulmuş hatıraların anahtarıydı. ^ ^ @perseusyayinevi @iremsray @theseusyayinevi @elpisyayinlari #bloghemsire #edebiyat

Bebekİrem Sıray · Perseus Yayınevi · 20226 okunma

··

151 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

bloghemsire