Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Türk Hikayeciliğinin Mihenk Noktası: Sait Faik
Sait Faik, Türk hikayeciliğinde mihenk noktalarından en önemlisi. Açıkçası üstünkörü okursam oldukça yavan hatta anlamsız gelir öykülerinin birçoğu, bunda yazmaya değer ne var ki ya da e ben ne okudum şimdi gibi tepkiler de veririm. Buna karşın eğer öykülere kendimi verirsem, en azından çoğunda o anki ortamı neredeyse yaşayabiliyorum. Bu etkinin oluşmasını sağlayan zannımca Sait Faik'in yalın üslubunun yanı sıra günlük hayatın üstünde durulmayan noktalarını abartıya kaçmadan olduğu gibi aktarmasının payı büyük. Yine de e ben ne okudum şimdi tepkisini bende meydana getiren öyküleri de yok değil. Bu belki de okuma kültürümde romanın ağırlıkta olmasındandır. Sait Faik 1906 doğumlu, yani Osmanlı dünyasında dünyaya gelmiş, burada büyümüş ama Cumhuriyet'te olgunlaşmış bir insan. Annesi aristokrat olarak tanımlanabilecek bir soya mensup olup babası ise bir süre devlet memurluğu yapan ama bir süre sonra istifa edip ticarete atılan sıradan bir insan. Savaş esnasında durumu iyi olan ender ailelerden biri olabilir Abasıyanık ailesi, hatta Sait Faik'in, kendisinin bu ekonomik durumundan etkilenen genç bir kadınla da bu dönemde ilişkisi olur. Aynı zamanda bu dönemde işi için koşturan babasından uzak kalan Sait Faik bu durumdan oldukça etkilenir ve babasına karşı her zaman soğuk olacaktır. Annesine karşı ise tam tersi yakın, öyle ki ileride bir öyküsü için ifadeye çağrıldığı ve bundan dolayı annesinin epey üzülmesi sebebiyle çok sevdiği öykü yazmaya bir süre ara verecektir. Semaver adlı hikayesinde annesine olan yakınlığının izleri görülebilir. Öykünün kahramanı annesiyle şakalaşır, onun yanında çocuklaşır, hayatın zorlukları bu anlarda unutulur. Semaver bu güzel birlikteliğin simgesidir hikayede ve anne öldüğü zaman merhumenin fotoğrafının duvarda yer alması gibi bir köşeye hüzünle kaldırılır. Ayrıca ilginç soyadlarının kaynağı da büyük dedesinin bir gün suya abasını düşürmesinden sonra arkadaşlarının bu durumla dalga geçmeleridir. Abasız Mehmet demişler ve sonra da bu dile pelesenk olmuş ve nihayetinde de aileye soyad. Sait Faik hayatı boyunca kısa bir dönem icra ettiği gazetecilik dışında düzenli işte çalışmamış, avare diye tabir edilecek bir hayat sürmüş, her ne kadar bu tarz bir hayatı yaşanabilecek tek yaşam olarak görse de toplumun işsiz insana karşı olan yaklaşımından her zaman rahatsızlık duymuştur. Bir keresinde Fransa'ya giderken sınırda kendisine işi sorulur, yazar olduğunu söylese de herhalde o dönem bir meslek olarak görülmediğinden ilgili kısma işsiz yazılır ve bundan çok rahatsız olur hatta bunu sanırım bir hikayesinde de işlemişti. Annesi Sait Faik'in hariciyeci olmasını, babası ise kendi işlerinin başına geçmesini istemiş; Sait Faik ise yazmayı öğrenmek amacıyla edebiyat bölümüne girmiş ancak cahilliğine gelmiş olmalı ki bunun için Türkoloji bölümünde bir süre okumuş, tabii bölümün kendi gayesine uzak oluşunu anlamış ve bırakmış. Daha sonra babası Sait Faik'i Fransa'da okutmak istemiş ama Sait Faik burada arkadaşlık kurup, gezip tozmak dışında bir şey yapmayarak geri dönmüş, ve burada yaşadıklarına da öykülerinde yer vermiş. Öykülerinde hayatının gerek bu yönlerinin gerekse aşk hayatına dair yönlerinin izleri bulunur. Aklıma en son okuduklarımdan gelen Lüzumsuz Adam gelir. İsminden belli olacağı üzere işsiz, avare geçen hayatıyla sürekli hareket halindeki dışarıdaki hayat arasındaki zıtlık ve bunun duygularına tezahürü işlenmiştir. Sait Faik'in kısa süreli düzenli işi ise öykü yazmaya ara verip maddi sıkıntıya düşeceği endişesi duymasından dolayı girdiği mahkeme gazeteciliğidir. Burada tanık olduklarını da ileride
Mahkeme Kapısı
Mahkeme Kapısı
adlı kitabında işleyecektir. Aslında maddi bir problemi yoktur ama zaman zaman bu yönde endişe duyan Sait Faik, bu durumdan arkadaşlarına da bahseder, iş aradığından ama bulamadığından bahsettiği gibi. Bir gün arkadaşı
Aziz Nesin
Aziz Nesin
'e de bahsetmiş ve Aziz Nesin, çalıştığı gazetede ona iş bulur. Ama bir süre sonra Sait Faik,
Aziz Nesin
Aziz Nesin
'in burada kendisini istemediğini orada burada anlatmaya başlar ve Nesin kırılır, bunun üzerine Sait Faik, hatasını kabul edip kendisinin bu sözlerini ciddiye almamasını söyler. Sait Faik'in aşk hayatı oldukça hareketli geçmiştir. Hayatına çok kadın girmiş olsa da hiç evlenmemiş ve çocuğu da olmamıştır. Ama bu kadınlardan sadece üçüyle evlenmeye yaklaşmış, birisini annesi istemiş ama kendi istememiş, diğerini kendi çok istemiş ama annesi müsaade etmemiş, bir diğeri tarafından ise reddedilmiş. Çok istediği ve herhalde hayatının aşkı olan bir Rum kızıdır. Öyle ki Sait Faik, kızın mahallesine sık sık gider, birlikte olamadığı sevdiği kadının gezdiği sokakları arşınlamak, soluduğu havaya teneffüs etmek istermiş, ve mahalleli de onu görünce hemen geldi yine bizim aşık diyerek gülmeye başlarmış. Bir gün yine mahalleye geldiği zaman kızı bir başka erkekle el ele görür Sait Faik ve bir daha mahalleye uğramaz. Ayakları gitmese de kalbi hep o sokaklarda atıyor olsa gerek ki öykülerinde bu aşkının izlerine şahit oluyoruz. Ayrıca hayatının son safhasında bir başka yazar
Leyla Erbil
Leyla Erbil
ile de bir ilişkisi olur Sait Faik'in, tabii buna ne kadar ilişki denebilirse.
Leyla Erbil
Leyla Erbil
başlarda aralarında baba kız ilişkisi olduğunu ama bir süre sonra Sait Faik'in kendisinden hoşlanmaya başladığını ifade etmiş. Sait Faik her ne kadar sevse de aralarındaki yaş farkını sorun ederek Leyla Erbil'e açıkça hiç açılmamış. Bir arkadaşının ifadesiyle bu yüzden kendisine çok uygun bir kadınla beraber mutluluğu da ıskalamış bu tavrıyla. Hayat şekli ve bolca tükettiği alkolün etkisiyle siroz olan Sait Faik, eski neşesini kaybeder ve sürekli ölümü düşünmeye başlar, bir nevi hayatının son safhasında ölümle beraber yaşar. Tedavi için Fransa'ya da gider ama bir faydası dokunmaz ve ve erken bir yaş sayılabilecek kırk sekiz yaşında vefat eder. Cenazesinde hikayelerinde kendilerine oldukça çok yer verdiği balıkçılar da bulunur hem de oldukça fazla sayıda. Nitekim Sait Faik denilince ilk akla gelenlerden biri denize, balıkçılara dair öyküleridir. Her ne kadar ekonomik açıdan şanslı bir aileye doğmuş biri de olsa sınıfından insanlardan ziyade ilgisini sıradan ve hayatın zorluklarıyla cebelleşen insanlar ilgisini çekmiş, onlara kendisini daha yakın bulmuş. Zira en bilindik fotoğrafında da görünüşü bunu doğrular niteliktedir. Keyifli okumalar
Şahmerdan
ŞahmerdanSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,812 okunma
··
2.083 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.