Gönderi

404 syf.
2/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Güzel bir tarihi aşk okuma umuduyla başladığım tüm kitapların bu kadar kötü çıkması hakkında... Yıldım gerçekten ya. Yazar alışılmışın dışında karakterler yazayım da kitabım farklı olsun demiş muhtemelen ama Rose'un genelevde çalışıyor olması dışında kitapta alışılmışın dışında hiçbir şey yok. Ki bu, çok sıra dışı bir durum bile değil zira bu konuyu işleyen başka kitaplar da var. Ayrıca yazar bu mevzuyu başarılı da işleyememiş. Sonra karakterlerini de çok tutarsız yazmış. James para karşılığı bir ilişki yaşamayı çok aşağılayıcı buluyor ve Rose'un yanına farklı bir niyetle gidiyor sözde. Ama ikinci gidişine kadar. Sonrasında düşünceleri aniden yön değiştiriyor hatta malum teklifi yapacak kadar farklı biri oluyor. Yahut karısına karşı çok pısırık biriyken yaşanan bir olayın üstüne bir anda baskın yönü ortaya çıkıveriyor. Bunlar hangi ara oluyor? Bilmiyoruz. 400 küsür sayfalık kitapta karakter gelişimi diye bir şey yok çünkü. James'in baskın yönünün ortaya çıkışı da çok komikti bu arada. Adam resmen tüm hayatını kardeşi uğruna yok saymış ama meğer yok saymasa da olurmuş. Çünkü biraz düşünse bulabileceği başka çıkar yollar varmış ama niyeyse düşünme işini yapmaya gerek duymadığı için bu kolay yola da erişememiş. Hayatımı durduk yere zorlaştırma seviyem: James. Rose desem, aklımda mâlum fedakarlığı dışında hiçbir özelliği kalmayan bir karakter. O da fedakarlık mı, tartışılır. Başka insanlar adına kararlar alıyoruz da bu kararların o insanlara nasıl yükler yükleyeceğini hiç düşünüyor muyuz acaba? Rose bu yolu kardeşi için seçmiş ama bir seçim hakkı olsa Dash buna razı olur muydu? Hiç sanmam. Belki sokakta kalmayı bile tercih ederdi ama sırf kendi refahı için ablasının bunları yapmasını istemezdi bence. Dash demişken, o mevzu da çok üstünkörü geçildi. Gerçi tüm yan karakterlerin hikâyesi üstünkörü geçilmişti. Dash, Timothy, Amelia, Rebecca... Hikâyeleri o kadar yarım kaldı, o kadar anlatılamadı ki... James ile Amelia'ın ilk gecelerinde neler yaşadığı ve Rose'un geçmişteki sıkıntıları falan da hep yalapşap anlatılmıştı. Rose ile James'in ilişki de çok tatsızdı. Resmen tüm kitap boyunca tek yaptıkları, fiziksel bir birliktelik yaşamak ve bunun aşk olduğuna inanmaktı. Finalde ilişkilerinin geldiği nokta da yaşadıkları döneme zerre uygun değildi. Yazarların tarihi aşk adı altında dönemden bu kadar aykırı kitaplar yazmalarını da hiç anlamıyorum zaten. Elbette birebir o döneme göre yazamayabilirler, elbette işin içine kurgu kısmı da girecek ama gerçeklikten bu derece uzak da olunmaz ya. 400 küsür sayfa boyunca hoşuma giden yahut sevdiğim bir yer oldu mu diye düşünüyorum ama yok, tek bir sayfasından bile keyif almadım kitabın. Güzel tarihi aşk kitaplarına hasret kalmış biri olarak, bir hâyli uzun olduğu hâlde hemen hiçbir şey anlatmayan ve gram duygu geçiremeyen böylesine kötü bir kitabı bulup okumam da beni talihsizliğim.
Yedi Gün Yedi Gece
Yedi Gün Yedi GeceEvangeline Collins · Olimpos Yayınları · 201393 okunma
·
331 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.