Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
Islam oncesi inanclari alegorik bir cumbusle gozler onune seren Flaubert, ancak bir ermise musallat olabilecek kabiliyette bir seytan tasviri ortaya koyuyor. Oyle ki, Antonius un seytani kendisini boynuzlarinin uzerine alip uzaya bile cikariyor, o buyuk sonsuzlukta daha once sonsuzlugun ne oldugunu bilmedigin halde evrenin sonsuz olduguna nasil inaniyorsun diye sorarak sanrilar icinde basini donduruyor Antonius un. Normal insanlarla, ilimle ugrasan insanlarin, takva uzere yasamak isteyenlerin, seytanlari arasinda bile fark oldugunu anlayabiliriz bu hikayede. Dusunun ki nice ilim sahipleri son anda  seytanlarina uyup ilmi kendinden bilerek kibre kapilip tepetaklak olmustur. Bizim gibi siradan insanlarin seytanlari nasil fisildar bize;tembel ol, cok ye, okuma, ogrenme, calisma, dedikodu yap vs... gibi. Bu hikayedeki seytani gordukten sonra kendi seytaniniza sukreder gibi olabilirsiniz amma velakin biz kucuk seytanlarimizi bile yenemedigimiz icin boyle bir seye bile sukreder halde degil miyiz? Ya da gunun sonunda bugun kulagimiza fisiltilar halinde gelip, gunumuzu ziyanda gecirmemize neden olan sesler uzerine bir muhasebe yapabiliyor muyuz acaba?
Ermiş Antonius ve Şeytan
Ermiş Antonius ve ŞeytanGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019397 okunma
·
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.