Pembe Fili Düşünme
𝑃𝑒𝑚𝑏𝑒 𝑓𝑖𝑙𝑖 𝑑𝑢̈𝑠̧𝑢̈𝑛𝑚𝑒; deyince benim de
olduğu gibi, birçok kişinin aklına pembe fil
kerimelerinin çok geçtiği bir kitap gelmiş.
Okuyan birçok kişi olumsuz yorumlarda
bulunup; ‘Bittiğinde sürekli pembe filler
gözümün önüne geldi.’ yazmışlar.Bu tarz
yorumları okuduktan sonra, kitaptan
uzaklaşmak yerine, kitabı daha çok merak
ettim.Çünkü çoğunlukla başkalarının
beğenmediği kitaplarda muhakkak güzel
edinimlerde bulunuyorum.
Öyle de oldu.Kitap, denilen tüm olumsuz
yorumların aksine pembe fil kavramından bir iki
defa bahsediyor.Bunun haricinde sade ve basit
dille, aslında her insanın kendine bile itiraf
edemediği, ya da yüzleşmek istemediği, uzak
durduğu, önemsemediği, unuttuğu, vakit ayır-
madığı, “kendi”ne değiniyor.Neden şu anki
durumdayız, kendimizi daha iyi motive etmek
adına neler yapabiliriz, öz değerimiz adına
hayatımızı nasıl yönlendirebiliriz ve bu gibi
konularda örneklemeler yaparak, okuyucuyu
sıkmadan, sanki biriyle konuşuyormuşçasına
rahatlatarak, okutuveriyor.Ve bittiğinde kitabın
nasıl bittiğini bile anlamıyorsunuz.
Bence, her yazarın her kitabın bir ruhu var.O
yazara has, o kitabın ruhuna has bir yapısı var.
Kaldı ki her kitap, yoğun yabancı kavramlarla
dolu olsa, bilgi bombardımanına tutulmuş
hissederdim ben açıkçası.Ve sıkılırdım.Bu tarz
kitaplar hem kitap okumanın devamlılığını
hem de beynin bir yandan dinlenmesini
sağlıyor.
Ben kitabın okunmasını tavsiye ederim.