Gönderi

360 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
SÜTÇÜ Dehşet çarpıcı nitelikte bir kitap. Toplumun insan hayatının içine bu denli cüretkarca müdahil olduğu tarihi psikolojik bir kurgu roman. Herkesin ve her şeyin GÖZALTInda olduğu, paranoyakça yaşamın zirvelerinin yaşandığı, çok doğal samimi ve insani içgüdüsel günlük hareketlerin terör faaliyeti olarak nitelendirilebileceği, herkesin makul şüpheli görüldüğü, belirlenen normlar dışına çıkmış bireylerin sınırı aşanlar listesine eklenip sosyal tecrite maruz bırakıldığı, apolitik duruşun şüpheyle karşılandığı, gündelik davranışların siyasallaştırıldığı, Arafta olma kavramının kabul görülmeyip “İKİ TARFTAN BİRİ” olmaya itildiği, insanca ve huzurla yaşamın mümkünatının kalmadığı, siyasi koşulların yaşamın her alanında üstün geldiği, kulaktan kulağa dolaşan fısıltıların -ki bunların çoğu aslı olmayan şeyler- maalesef insanın bizatihi yaşamı haline geldiği tuhaf, ürkütücü, merak uyandırıcı ve bir o kadar da yaşamın ta kendisi olan bir roman . Distopik bir eser olarak nitelendirilebilir mi? Şöyle ki ortada zorba ve baskıcı bir yönetim olduğu kesin. Toplum “iki farklı tarafın” kısıtlamalarıyla bir köşeye sıkıştırılmış durumda ve temel hak ve özgürlükler noktasında da ihlallerin yaşandığı ortada. Fakat eserin geleceğe bakan umutsuz ve karamsar bir ortam betimlemesi yok. Bunun yerine altmışlı yılların ve sonrasının Kuzey İrlanda’sının sorunlarının ele alındığı, toplumun kutuplaşmasına neden olan “sınırın bu tarafı “ ve “sınırın öte tarafı” meselelerinin önünde bir genç kızın ince ince işlenmiş hikayesini anlatan bir roman var. Öyle ki bu yaşam biçiminin sıkışmışlık atmosferinde bir de kadın olmak var ki nerdeyse tüm bu zorlukların birkaç katına maruz kalınılıyordu. Dedikodular eşliğinde yaşamaya hatta dedikoduları yaşamaya itiliyordu insanlar ve bilhassa kadınlar. Hayatın öyle çok içinden bir eser ki bu roman 1984 vb. eserler gibi distopik olarak nitelendirilemeyecek bir eser. Her ne kadar geçmiş bir dönem ışığı altında genç bir kızın hikayesi anlatılsa da işlenen sorunların hepsi (siyasallaşma, kutuplaşma, tacizler, şiddetler, her an hainler listesine eklenebilme olasılığı ve daha bir çoğuyla da ) günümüz Türkiye’sinin ve günümüz birçok ülkesinin halini anlatır nitelikteydi. Roman, konusu ve olay seyriyle sürükleyici. Kullanılan dil, özenle seçilen kelimeler, uzun ve bazen karmaşık fakat kendine has cümleleri ile “waww!” dedirten bir eser. Gerçekten çoğu yerde çevirmene içten tebrikler yolladım. Çünkü bariz şekilde belli ki bu onun için hiç kolay olmamıştır. Kitabın ilk çeyreğinden sonra o döneme ait Kuzey İrlanda’nın sorunlu yapısını anlayabilmek için ufak çapta bir araştırma yapmak gerekse de benim için kesinlikle bu kitabı okumayı daha da keyifli hale getirdi. Ve son olarak kitabın son çeyreğinde bahsi geçen #YanlışEşSeçimi ve #Evlillik üzerine olan söylemler, tespitler ve malesef ki gerçekler bir harikaydı. Keyifli okumalar dilerim.
Sütçü
SütçüAnna Burns · İthaki Yayınları · 2020267 okunma
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.