Kitabın giriş kısmı biraz karmaşık ve yorucu olsa da, Aşkın Diyalektiği bölümüne geçişle adeta kitap sizi içine hapsediyor.
Yazarımız aşka ilahi, felsefik, maddesel ve düşünsel açılardan getirdiği yorumlarla ve yorumlarını pekiştirdiği soru-cevapları ile okura bir çeşit beyin jimnastiği yaptırıyor. O soruları irdelerken karşıma çıkan yeni soruların ve cevapların derinliği beni benden aldı. :) sorulan soruları düşünmek için o kadar vakit ayırdım ki, bazı günler en fazla 20 sayfa okuyabildim. Hatta zaman zaman sorulan sorular ile ilgili paylaştığım alıntılarla bu tatlı ve güzel kaosun içine sizi de çekerek fikirlerinizi öğrenmeye çalıştım.
Aşk ile ilgili genel anlamda bildiğimiz bilgiler üstadın kaleminden dökülen yorumlarla çok daha derin ve farklı bir bakış açısı kazanmış ve bize de farklı yollar göstermiştir.
Yazar bir cümlesinde
"Dertsiz aşk, tam aşk değildir. Meleklerde aşk vardır, dert yoktur. Dert adamdan başka mahlukta bulunmaz" diyor. Bu bağlamda bu kitapta süslü cümlelerle karşılaşmak umudu yerine, bu derdi anlayabilmek için "aklı başında" olarak mantık çerçevesinde okumanın faydalı olacağını düşünüyorum.