Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
8/10 puan verdi
Değişen Kafalar (Bir Hint Efsanesi)
Değişen Kafalar 1940'ta yayınlanan bir Thomas Mann hikayesidir. Hikaye efsanevi dönemde Hindistan'da geçiyor. Şridaman ile Nanda, farklı kastlardan gelmelerine, zihnen ve fiziki olarak birbirlerinden çok farklı olmalarına rağmen, ayrılmaz iki dosttur. Şridaman, egzersizle sertleşmemiş bir vücutta asil bir yüzü olan olağanüstü manevi armağanlara sahip tüccardır; Nanda ise demirci bir yerlidir, ayrıca hayvancılıkla ilgilenmek için dışarıda çok zaman geçirir ve vücudu güçlü ve güzeldir. Şridaman, Nanda ile yaptığı bir gezi sırasında Kutsal yıkanma yerinde Sita’yı görüp ona aşık olmuştur. Ve bu onun için katlanılmaz bir hal alınca, Nanda’ya sığınır ona ölümcül bir hastalığa yakalandığını ve kendisini ormanda kulübede yakmasını ister. «Gündüz baykuşun, gece ise karganın gözü kördür. Ama aşk hastalığına tutulanın gözü hem gündüz kördür hem de gece.» (S.43). Nanda ise onun aşk hastalığına tutulduğunu fark eder ve bunu anlayamadığı için onunla dalga geçer. «Bilge adam, bilge adam, Ne kadar da saygındı düşünceleri! Ama şimdi söndü havası, Uçup gitti bilgeliği. Ah, bir bakirenin bakışı, Nasıl da almıştı başından aklını, Ağaçtan düşen maymun, Olamazdı ondan daha perişan.» (S.42). Diğer yandan ona yardım edebileceğini, Güneş Tanrısı için salıncakta salladığı Sumantra'nın kızı Sita'yı tanıdığını ve ailesiyle konuşup onunla evlendirebileceğini ölmesine gerek olmadığını anlatır. Şridaman çok güzel ve iyi huylu bir kız olan Sita ile Nanda aracılığıyla evlenir. Düğünden altı ay sonra, Nanda, Şridaman ile hamile olan Sita’nın ebeveynlerine bir gezi sırasında Şridaman, tanrıça Kali'nin bir tapınağının yakınında at arabasını durdurur ve dini coşkuyla kafasını keser; Nanda, intihar eden arkadaşının öldüğünden korktuğu için cesedi keşfettiğinde o da kendini Şridaman’ın kendini öldürdüğü kılıçla ruhunu ve bedenini feda eder. Daha sonra Sita iki cesedi bulduğunda, ikisinin birbirini hayal edemeyeceği bir şekilde ancak artık ortadan kaldırılamayacak bir nedenden dolayı, yani Şridaman’ın Sita’nın Nanda’ya olan fiziksel ilgisini fark etmesi üzerine ikisininde öldürüldüğünü düşünür. Genç kadın kendini asmaya çalışır, ancak Tanrıça Durga-Erişilemez Kali, karanlık olan evrenin annesi ona müdahale eder. Sita'ya iki gencin gönüllü olarak tanrıya kurban verildiğini ve Sita'nın boynundaki sarmaşığı bırakıp onları geri getirmesine izin verdiğini söyler. Sita daha sonra kopmuş iki kafayı kendi vücutlarına koymaya çalışır, ancak acelesi ve duygusuyla Şridaman’ın kafasını Nanda'ya, Nanda’nınkini de Şridaman’a yerleştirilecek şekilde değiştirir. Farklı bedenlere denk gelen iki adam yeni durumlarını dört gözle bekliyorlardır: Şridaman'ın artık mükemmel bir vücudu var, Nanda ise Sita'yı hamile bırakan bedene sahip ve bu nedenle genç kadınla evlilik ilişkileri sürdürmesi gerektiğini düşünüyor. Bu durum üçününde kafasının karışmasına sebep olur. Güzel Sita’nın, üstelik hamile bir kadının kocası kim olacaktır? Şridaman ve Nanda arasında garip bir değişim yaşanmıştır: birinin başı diğerinin vücudunda ve tam tersi... Sita’nın dramıdır. Kocamı nasıl tanıyabilirim? Vücut mu, olmaya karar veren kafa mı? Bu noktada okuyucu olan bizler de bu sorgulamanın içinde kendimizi buluruz. Bu durumun üzerine Nanda bir öneride bulunur. Bir münzevi olan Kamadamana'ya sormayı teklif eder, çünkü Sita'nın kocasının kim olması gerektiğini, Şridaman başını miras alan mı yoksa bedeni miras alan mı olduğunu o belirleyebilir; uzun bir arayıştan sonra bilge adama ulaşırlar ve Kamadamana başı miras alan kişinin olması gerektiğini söyleyerek sorunu çözmüş olur. «Koca, erkeğin kafasını taşıyandır. Bu karardan kuşku duymamak gerekir. Çünkü kadın nasıl ki mutlulukların en büyüğü ve ezgilerin kaynağıysa, Kafa da bütün uzuvların en önemlisidir.» (S. 96) Hayal kırıklığına uğrayan Nanda münzevi olur ve sessiz bir ormanda yaşamak üzere ortadan yok olur. Ancak zamanla Şridaman’ın yeni bedeni (Nanda’ya ait beden) fiziksel aktivite eksikliği ile halsizleşmeye ve Şridaman’ın eski halini almaya başlar; Sita beden ve başın değişiminin birbirini etkileyeceğini ve insanın bütünlüğünün mekanik organların eklenmesinden kaynaklanamayacağını anlayacaktır. Sita, miyoplu bir çocuk olan bu nedenle "Andhaka" yani "kör çocuk" anlamına gelen Samadhi'yi doğurur. Samadhi yani Andhaka dört yaşındayken, Sita Şridaman'ın iş için evden uzaklığından yararlanır, vücudunun bir ürünü olan çocuğu ona bildirmek için Nanda'ya gitmeye karar verir. Zorlu, tuzaklardan oluşan bir yolculuğa rağmen bir şekilde ona ulaşır. Sita ve Nanda tutkuya boğulurlar, ama bu aşıkların evlilik mutluluğu sadece bir gün bir gece sürecektir. Şridaman, eve döndüğünde evi boş görür ve aslında şaşırmaz çünkü durumun farkındadır. Karısının sadakatinden kaynaklanan sorunu çözmek için daha önceden Nanda'nın izini sürmüştür. Ve hemen Nanda’nın evine gider. İkisi Sita ile yaşayamayacağı için, "asil ruhlu varlıklar arasında çok eşlilik yasaktır", tek çözüm iki adamın intiharı ve küçük Andhaka Samadhi'nin adına yakılan ateşle yapılan ritüel ile dulun ölümü olacaktır. «Gururlu dul, ölü kocayla birlikte yakılır.» (S. 121). Herkes tarafından sevilen oğul, manevi alanlara odaklanır ve Kral Benares'in okuyucusu olan bir yetişkin olacaktır. Konu Thomas Mann tarafından mizah ve kendini küçümseme ile ele alınmaktadır. Örneğin, Mann şöyle yazıyor: "Dinleyenlerin, öyküyü anlatanın dayanma gücünü kendilerine örnek almaları dileğimdir; çünkü böyle bir öyküyü anlatmak, onu dinlemekten daha fazla yüreklilik ister." (S. 9). Hayal gücüne dayalı bu Hint efsanesi içsel bir soru sormaya yönlendiriyor diyebilirim. Felsefi bir yanı da olduğunu zaten karakterler arası yapılan diyaloglarda görebiliyoruz. Sita güzel olduğu kadar ihanet etmekte de çok güzeldir. Şridaman ve Nanda'yı aldatır, yani birinin kafasıyla diğerinin vücudunu aldatır, bugün ya da geçmişte herhangi bir gün olsun Sita gibi insanlar hiçbir zaman bitmeyecektir. «Bütün canlıların iki türlü varoluş biçimi vardır. Biri kendileri için, diğeri de başkalarının gözleri için.» (S. 31). «Dünyada iki tür mutluluk vardır: Biri vücudun zevkleri sayesinde, diğeri de ruhun sonsuza değin huzura kavuşmasıyla ulaşılan mutluluktur.» (S. 107). Oldukça ilginç ve sürükleyici kısa bir hikayeydi, tavsiye ederim.
Bilinmeyen Şiir
Bilinmeyen Şiir
Değişen Kafalar
Değişen Kafalar
Thomas Mann
Thomas Mann
Değişen Kafalar
Değişen KafalarThomas Mann · Can Yayınları · 2018775 okunma
·
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.