Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

76 syf.
·
Puan vermedi
tatlılar tatlısı bir kitaptır. belki genç yaşımda okumuş olmanın etkisi de vardır ama pek çok severim ara ara açar okurum hala. Doğal samimi sade ama otantik bir hatıra kitabıdır. Neyzenlerin okumaması suç sayılmalıdır :) Bir sahneyi özetleyeyim. kapalı çarşının yanındaki dar çadırcılar sokağında -ki komple çarşıdır- bir kahve dükkanı vardır. Neyzenler burayı mesken edinmiştir. Minicik bu dükkânın önünde bir gün mevlevi ayini icra edilir. 18 neyzen hanendelerle -ki bir tanesi Necmi Rıza Ahıskan'dır- 3. selimin güzeller güzeli suzidilara ayinini icra ederler. Ama nasıl icra. herkes gözyaşları içinde. Meşhur neyzenlerden Hayri Tümer ve Gavsi Baykara (yanlış hatırlamıyorsam aka gündüz kutbay'da vardı) gözyaşlarıyla neylerini yıkarlar. Felsefi tartışmalar, günlük hayatın tam ortasındaki sanatkarlar dervişler.. Aka Gündüz Kutbay'ın ayakkabı boyadığı günleri anlatıyor daha ne olsun
Neyzenler Kahvesi Bir Neyzenin Hatıraları
Neyzenler Kahvesi Bir Neyzenin HatıralarıAhmet Doğan Özeke · Pan Yayıncılık · 20009 okunma
·
49 görüntüleme
Delinin Divanı Niteliğindeki  Alıntılar okurunun profil resmi
Neyzenler Kahvesi Siyaset bilimi hocası Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün aynı zamanda bir neyzendir. Bu yıl Pan Yayıncılık kitapları arasında "Değerli dostum, hocam, ağabeyim" diye andığı neyzen Ahmet Doğan Özeke'nin hatıralarını yayımladı: Neyzenler Kahvesi. İstanbul'un cahili olmak zordur. Şimdi düşünüyorum da bu kahvenin (daha doğrusu kahve ocağının) önünden ne kadar geçtim; ama bir kez olsun girip bakmadım. Özeke Neyzenler Kahvesi'ni şöyle tarif ediyor: "Sahhaflar Çarşısı'nın alt kapısından çık, sola dön, yüz adım kadar yürü, solda çerçeveci İsmail Abi'nin bitişiğini buldun mu?.. Hah bizim tekke o işte." Kahve işletmecisinin adı ile "Cavit Abinin dükkanı"; son Mevlevî dedelerinden Osman Dede'nin mekanı olması hasebiyle "Dede'nin ora" veya sadece "Dede" diye de anılır. Beş altı kişinin hasır iskemle ile ancak sığabildiği küçücük bir yer. Burası Çadırcılar Caddesi, Bakırcılar, Bit Pazarı diye bilinen bir sokaktır. On, onbeş yıl öncesine kadar da özelliğini muhafaza ediyordu. Sonra hepimizin bildiği gibi Polonyalılar, Rumenler, Ruslar akın etti İstanbul'a; kot pantolon devri açıldı. Bu sokak bir baştan bir başa değişti; konfeksiyon-kot-deri giyim eşyası satılan, kalabalıktan geçilmez bir sokak oldu. Yazar ellili yılların İstanbul'unu, Beyazıt'ı, Hasan Paşa Fırını'ndan gelen simitleri, Sahaflar Çarşısını anlatırken bu Bit Pazarı hakkında da bilgiler veriyor. Süleyman Seyfi Öğün kitaba yazdığı "Takdim" yazısında A. D. Özeke ile olan ilişkisini dile getirirken kendisinden ney meşkettiği hocasının pek çok özelliğini sevgi ve saygı ile belirtiyor. Neyzen Doğan Özeke Galatasaray Lisesi mezunu. Yıllarca çeşitli işlerde çalışmış. Milliyet gazetesinde foto muhabirliği, spor ve polis muhabirliği, Tekel'de memurluk yapmış. Taksim-Elmadağ'da garaj işletmiş. Bir süre "Şoför" isimli bir gazete çıkarmış. Merakını tatmin için Türkoloji okumuş. Neyzen Gavsi Baykara'dan ney; kendi kendisine ud ve tanbur çalmayı öğrenmiş. Melamimeşreb bir zat olan yazar klasik tekke tavrı ney üfleyebilen az sayıdaki neyzenlerimizden biridir. Karagöz, orta oyunu ve hat ile ilgilenmiş; şiirler yazmış, yayımlanmayan bir roman denemesinde bulunmuş. Emekli olduktan sonra iki yıl Bursa'da kalan Özeke daha sonra Muğla'ya yerleşmiş ve 1998'de vefat etmiş. Renkli bir kişiliği, eski kültürümüze köklü âşinalığı olan yazar, kendine mahsus akıcı üslubu ile Neyzenler Kahvesi'ne devam eden arkadaşlarını; hocalarını, bu "Tekke"nin müdavimlerini, onların ilişkilerini, heveslerini, huylarını ve sanatlarını aktarıyor. Sayfalar ilerledikçe sokakta görüp geçtiğimiz; hamaldır, işçidir, işi bitmiş bir ihtiyar emeklidir, meczuptur diye ehemmiyet vermediğimiz nice cevherin aramızda sessiz-sedasız yaşayıp gittiğini öğreniyoruz. Elbetteki klasik musikimiz ve onun içinde de "ney" bu hatıratın omurgasını oluşturuyor. Halk kültürünün İstanbul'da nasıl "seçkin" bir seviye taşıdığını; bu seviyenin tekke âdabı içinde insanları mevki-makam ayırmaksızın nasıl bir hizada tuttuğunu, liyakat-ahlak ve ehliyetin nasıl saygı gördüğünü, her meşrebden tasavvuf erbabının birbirlerini nasıl anlayıp sevdiklerini öğreniyoruz. Ney'in ve Neyzen'in nasıl bir varlık olduğunu, nasıl yetiştiğini keşfediyoruz. Mevlevî Osman Dede, Gavsi Baykara, Nezih Uzel, Aka Gündüz Kutbay, Ulvi Erguner, Necmi Rıza, Burhanettin Ökte, Hayri Tümör, şöhretli-şöhretsiz pek çok isim, imza, kişilik, gözlerimizin önünden sema ederek geçiyorlar. Bu insanlarla birlikte o giderek yokolan İstanbul atmosferi, İstanbul yaşantısı da musikişinasların hayatı etrafında dile getiriliyor. Neyzenler Kahvesi 80 sayfalık küçük bir risâle. Ancak tıpkı ney gibi cirmi ufak lakin sadası yüksek ve tesirli bir eser. Mutlaka okunmalı.
Selman okurunun profil resmi
Birinci sınıf bir tanıtım yazısı olmuş. siz mi yazdınız ?
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.