Gönderi

559 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu topraklarda lanetli olan sadece Ararat mı?
"Adalet mülkün temelidir." Bu söz boşuna söylenmedi elbet. Hz Ömer'in bu sözünü duymayan yoktur. Adliyelerin duvarlarında yazar. Mülk yani devlet adalet olmadan bir hiçtir. Temeli sağlam olmayan bina nasıl yıkılmaya mahkumsa temelinde adalet olmayan devlet de öyle yıkılır. Hele hele çok uluslu devlet olup da adaleti sağlayamazsan yıkılıp dağılmak kaçınılmaz sondur. Zaman 1890'lı yıllar. Kendisi de emperyalist olan Osmanlı Devleti Batı emperyalizminin kuklası olmuş. Kendi çıkarlarını devletin ve milletin çıkarları gibi gösteren dalkavuk paşalar, Tanrı'yı ve dini sermaye edinmiş Kaşgari Tekkesi ortaya saldıkları fitneyle yıllarca kardeşçe yaşayan halkları birbirine düşman eder. Türkleri sürekli öteleyip sürgün eden,, zengin Ermenileri ve Kürtleri yanına çeken sarayın olaylar karşısındaki aymazlığı da bu olanlara tuz biber olur adeta. Kitapta Ermeni halkının Hınçak ve Taşnak örgütleri altında Osmanlı ile giriştiği mücadele anlatılmakta. Yine başrolde emperyalist devletler var tabii. Bir taraf camileri ve tekkeleri kullanırken bir taraf kiliseyi kullanarak dini dogmalarla halkı galeyana getirip amansız bir savaşı başlatırlar. Savaşta zengine bir şey olur mu? Olan yine fakir silahsız-sivil halka olur tabii ki de. Ayaklanan Ermeni örgütleri de kendi arasında ikiye ayrılmıştır aslında. Bir taraf ırkçılığa varan adına milliyetçilik(!) dedikleri duyguyla, bir taraf da burjuva- proleterya ikileminde devrimci duyguyla yürütür bu savaşı. Ortalık toz duman, hiç kimsenin kimseye güveni yok. Herkes en güçlüsü ben olayım derdinde. Yine insanın bitmek tükenmek bilmeyen mutlak gücün sahibi olma içgüdüsü ve doyumsuzluğu... Bu atmosferde Ermeni kızı Maria ile Osmanlı zabiti Kemal'in aşkı anlatılıyor bir yandan da. Şu amamsız savaşta bütün ailesini kaybeden Maria ve cinayetleri soruşturan Kemal'in başına gelmedik kalmıyor. Sürgüne gittiği Van'da, "Ararat'ın yani Ağrı Dağı'nın lanetli olduğunu ve hep masumları canını yaktığını" duyuyor Kemal. İşte bu laneti kaldırmak ve kaderi değiştirmek için savaşan Maria ve Kemal var karşımızda. Kitapta en çok beğendiğim ve takdir ettiğim karakterlerden biri de Kemal'in can arkadaşı Ahmet'ti. Ahmet, dalkavuk paşalardan birinin oğlu. "Kahpe içerde olunca kapı kilit tutmaz" misali arkadaşı Kemal ile birlikte cinayetleri soruştururken hep bir duvar çıkıyor önüne. Karşılaştığı gerçekler ile yıkılıyor resmen. Sonra o da bu lanetin kalkması için elinden geleni yapıyor tüm gücüyle. Babali baskını, Zeytun, Sasun ve Van ayaklanmaları, Osmanlı Bankası'nın işgali ile başlayan ve büyük felakete kadar uzanan dehşet verici olaylar zinciri. Ararat'ın Laneti adaletin olmadığı bir devletin emperyalistler tarafından nasil çökertildiği ve bir ulusun özgürlük mücadelesinden öte neredeyse tüm zamanlarım gerçekliği, hatta hayatın ta kendisi. Yazar Turgut Türksoy hiç kimsenin tarafını tutmadan, Hakkı'nın hakkını Hakkı'ya veren tavrıyla gerçekleri tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiş bu kitapta. Son sayfaya kadar yüreğim ağzımda okudum. Yakın tarih romanı okumak isteyenlere tavsiye ederim tabii ki de. Adil bir düzende yaşayacağımız günlerin umuduyla. Çav bella.
Ararat'ın Laneti
Ararat'ın LanetiTurgut Türksoy · Büyülüdağ · 201213 okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.