Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

456 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Yol ayrımı...
Yol Ayrımı, Kemal Tahir' in Esir Şehir Üçlemesi kitapları serisinin üçüncü kitabıdır. Zamanlama olarak Cumhuriyet'in ilk yıllarından 1930 yılı, Serbest Fırka' nın kuruluşu ve kapatılışı arasındaki kısa dönemi, Kuvayı Milliyeciler 'in genç kuşak temsilcileri üzerinden anlatır. Daha önceki kitaplarda genellikle Kamil Bey’ in düşünceleriyle okurla etkileşim kuran Kemal Tahir, bu defa farklı karakterler üzerinden farklı bakış açılarıyla, daha göreceli bir anlatım tarzı seçmiş olsa da, hikayenin gerçek kahramanı Vakit Gazetesi' nde çalışan gazetici Murat' tır. Murat, bir çok yönüyle Kamil Bey'i anımsatsa da, Kemal Tahir'in politik görüşlerini temsil etme açısından Kamil Bey' den ayrı bir karakterdir. Kemal Tahir, Serbest Fırka kurulumuyla yaşanan genç cumhuriyetin çalkantılı günlerini, gerçek hürriyete yeni bir fırkanın kurulumuyla kavuşulumayacağını Murat’ ın diliyle anlatır bize. Cumhuriyet'in ilk yıllarının ışığıyla, güçleri madrabazlıktan, kişisel çıkarcılıktan çekip, Kuvayı Milliye devrimciliğine getirecek, hırsızları, madrabazları yok edecek, devrimleri halka mal edecektir onun hürriyeti… Savaştan yeni çıkmış, genç cumhuriyetin kısa tarihine bir özeleştiri içererir bu kitap. Halk otoriter rejimden kurtulmuştur, kanun yapıcı meclisin himayesi altında, kendisini tıpkı eski rejimde yaşıyormuş gibi hissetmiştir. Halk kendisinin hakim olduğunu anlamış, lakin buna inanmamıştır. Rejimler değişse de, devletleri oluşturan ana unsur olan insan detayı yine önem arzeder burada. Öyle kolay değildir, eskinin çürümüşlügünü kesip atmak, yeninin acemiliğini hızla gidermek! Bir memleket düşünün. Adan Z'ye kadar bütün kanunları değişmiş... Salt kanunları değil, kafaların içi, yüreklerdeki inançlar değişmelidir... Kötü alışkanlıklar... Sözgelimi, tembellikler... Adamsendecilikler... Her şeyi devletten bekleme alışkanlığı... Devrimlerden hemencecik umut kesmeler değişmelidir... Köle gibi yaşayıp köle gibi ölmeler, köle gibi doğmuşların öteki köleleri köle gibi çalıştırmaları değişmelidir... Demokrasinin yüklediği sorumluluğu yüklenivermek, insan bilincinin kolay kabul edebileceği herhangi bir şey değildir. Genç cumhuriyetin insanları, kendinden daha üstün bir irade olmadan da kurallara uyan, ahlaki davranan bireyler olabileceklerini kabul edememişlerdir. Gücü elinde bulunduranın, bunu sopa gibi kullanmasıdır Kuvayı Milliyecilerin beklentilerini hayal kırıklığına uğratan . Devrimci gözüküp de, devrimi halkın gözünden düşürecek aptallıklar, hainlikler yapanlardır asıl devrim düşmanları. Soylu, korkmazlıklarıyla, hesaplara sığmaz direnişleriyle tarih yazan, ama yazdığı tarihe sahip çıkmayandır belki suçlularımız. Yakın zamanda okuduğum, 1. Dünya Savaşı' na değinen, ne Gecenin Sonuna Yoculuk isimli kitapta ne de Garp Cephesi' nde Yeni Bir Şey yok isimli kitapta, savaşırken, arkadan gelen arkadaşına güvenemediği için düşmana sırtını dönen askerin güvensizliğini hissetmedim hiç. Savaş meydanlarındaki kahramanlıklarıyla övünen bir toplum olarak, bu güvensizlik üzerinde biraz duraksamamız gerekiyor. Kemal Tahir, birinci kitaptan beri hikayesinin içine yerleştirdiği karakterlerini gür bir sesle hesaplaştırır burada. Kamil Bey, Nermin ve Ayşe'nin akıbeti netleşir. Hikayeye sonradan dahil olan Murat' ın arkadaşı Şair Selim Nuri' nin trajik ölümü okuyucuyu derinden sarsar. Salt iyi olmanın yeterli olmadığını, yeri geldiğinde kötülüğe geçit vermeyecek kadar da yürekli ve onurlu olunması gerektiğini öğretir bize Selim Nuri, henüz yirmi yaşında, yaşamadan, yaşama veda etmek zorunda kalırken. Temeli sağlam bir tarihi zemine oturtulmuş bu romanda, uzaktan bakıp ta göremediğimiz toplumsal gerçekliği, Kemal Tahir içinde yaşarken fark etmiş, bunu en üst perdeden yansıtmıştır yine bize. Kemal Tahir, genç cumhuriyetin kısa tarihine bir bakış attırırken, aynı zamanda 1923’ e kadar aslında tek bir savaşın sürüp geldiğini anlatır bize. Bu, 700 yıldır bu topraklarda hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu' nu parçalanmaktan, dağılmaktan kurtarma savaşıdır. İçerde yaşanan kokuşmuşluğun, dünyaya meydan okuyarak bastırılamayacağını cesur bir gerçeklikle, anlayacağı dilden okuyucuya yansıtır Kemal Tahir. Kim ne derse desin, halkını hürriyete kavuşturmak, geride kendi kendisini yönetebilecek bir toplum bırakmak adına, herkes uykudayken koca koca kitapların arasına başını gömen, kurtuluş çaresi arayan bir Mustafa Kemal resmi çizer şoförü Dadal Efendi' nin ağzından. Ömrü savaş meydanlarında geçmiş, asker kökenli bir lider açısından da bakmak gerekir duruma. Uzaktan bakınca bir suçlu bulmak çok kolay, ya içinde yaşıyorsan? Üçlemenin diğer iki kitabını çok seri okuduğum halde, bu kitap okumamı daha değerli ve anlamlı hissettirdi bana. Üzerine yazılacak, konuşulacak, düşünülecek çok şey var. İçinde yaşadığımız toplumu tanımak, duygularımızı, hissettiklerimizi anlamlandırmak için mutlaka okunmalı.
Yol Ayrımı
Yol AyrımıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20192,863 okunma
·
190 görüntüleme
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Beni okuduğum kitaplar içinde "Esir Şehir" üçlemesinin apayrı bir yeri vardır. Zira, bana göre Kemal Tahir Osmanlı-Cumhuriyet kıyaslaması ve özeleştirisini en iyi ve doğru şekilde yapan yazarlarımızdandır ve Esir Şehir üçlemesini okuyup anlamadan geçmişi, bu günü ve geleceği doğru şekilde anlamak da mümkün olmayacaktır. İncelemenizde belirttiğiniz gibi değişim dayatmalarla, fes yerine şapka giymek, yol, köprü, havaalanıyla olmuyor. Öncelikle eğitim, evrensel hukuk kaidelerine gönülden bağlılık ve tabi özgürlüklerle oluyor. Bunlardan biri yoksa diğerleri de olmuyor maalesef.
Sibel okurunun profil resmi
Üçlemenin en sevdiğim kitabı bu oldu, düşüncelerimi konumlandıracak bir yer bulma şansı tanıdığından diyebilirim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.