Ethica'nın o ağır ve karmaşık metafizik örgüsünden biraz uzaklaşmak istedim bu kitabı okurken ama bambaşka zorlu bir serüven oldu benim için. Flaubert'in ağdalı dili ve detaylı betimlemeleri sanki bilinç akışı tekniğiyle okuyormuşum hissi verdi. İslamiyet öncesi olan bütün dinlerin bir tarihi var âdeta bu kitapta. Sabahattin Eyüboğlu'nun önsözde belirttiği gibi, ne roman ne de tiyatro sayılır bu metin. Bergman ya da Tarkovsky filmlerinin senaryo metni önümdeydi sanki. Yine de dinler ve inançlar üzerine yapılan bu kısa (ama aylara bedel) geziden zevk aldım.