Gönderi

Bediüzzaman’ın Mesleğinin Esasları Nelerdir?
Bediüzzaman'ın şu tabirleri dikkat çekicidir: “Kur’ân’dan istifâde ettiğim acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür târikı” (
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
,
Sözler
Sözler
, s. 532) şeklinde dört basamakta, Cenâb-ı Hakk’ın rızasına vasıl olma yolunu belirtmiştir. Mesleğinin esasını ise şu şekilde dile getirir: “Risale-i Nur’un mesleği, nezihane ve nazikâne ve kavl-i leyyindir.” (
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
,
Lem'alar / Büyük Boy Sırtı Deri
Lem'alar / Büyük Boy Sırtı Deri
, s. 215) Kur’ân-ı Kerîm’de geçen bu “kavl-i leyyin” ifadesi ise çok mühimdir. İlgili âyetin meâli ise şu şekildedir: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Kuran-ı Kerim, Taha Suresi, 44. Âyet-i Kerîme Meâli/
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Meali
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Meali
) Şimdi de Bediüzzaman Hazretleri’nin “Oğlum olsaydı böyle yetiştirirdim” (
Necmeddin Şahiner
Necmeddin Şahiner
,
Son Şahitler 4 - Bediüzzaman Said Nursi'yi Anlatıyor
Son Şahitler 4 - Bediüzzaman Said Nursi'yi Anlatıyor
, s. 456) diyerek iltifat ettiği
Osman Yüksel Serdengeçti
Osman Yüksel Serdengeçti
’nin “Said Nur ve Talebeleri” yazısındaki ifadelerine gelelim: “Bahtiyar bir ihtiyar var. Etrafı, sekiz yaşından seksen yaşına kadar bütün nesiller tarafından sarılmış. Yaşlar ayrı, başlar ayrı, işler ayrı… Fakat bu ayrılıkta gayrılık yok! Hepsi bir şeye inanmış… Allah’a!.. Âlemlerin Rabb’i olan Allah’a… Onun ulu Peygamberine, onun büyük kitabına… Kur’ân henüz yeni nâzil olmuş gibi, herkes aradığını bulmuş gibi bir hal var onlarda. Said Nur ve talebelerini seyrederken insan, kendini âdeta asr-ı saadette hissediyor. Yüzleri nur, içleri nur, dışları nur… Hepsi huzur içindeler. Temiz, ulvi, sonsuz bir şeye bağlanmak; her yerde hazır, nâzır olana, âlemlerin yaratıcısına bağlanmak, o yolda yürümek, o yolun kara sevdalısı olmak… Evet!.. Ne büyük saadet! Said Nur, üç devir yaşamış bir ihtiyar. Gün görmüş bir ihtiyar. Üç devir: Meşrutiyet, İttihat ve Terakki, Cumhuriyet. Bu üç devir büyük devrilişler, yıkılışlar, çökülüşlerle doludur. Yıkılmayan kalmamış! Yalnız bir adam var. O ayakta… Şark yaylalarından, güneşin doğduğu yerden İstanbul’a kadar gelen bir adam. İmanı, sıradağlar gibi muhkem. Bu adam, üç devrin şerirlerine karşı imanlı bağrını siper etmiş. Allah demiş, Peygamber demiş, başka bir şey dememiş. Başı, Ağrı Dağı kadar dik ve mağrur. Hiçbir zalim onu eğememiş, hiçbir âlim onu yenememiş… Kayalar gibi çetin, müthiş bir irade… Şimşekler gibi bir zekâ… İşte Said Nur!.. Divan-ı Harpler, mahkemeler, ihtilaller, inkılablar… Onun için kurulan idam sehpaları… Sürgünler… Bu müthiş adamı, bu maneviyat adamını yolundan çevirememiş! O, bunlara imanından gelen sonsuz bir kuvvet ve cesaretle karşı koymuş. Kur’an-ı Kerîm’de ‘İnanıyorsanız muhakkak üstünsünüz.’ (Âl-i İmran Sûresi âyet 139) buyuruluyor. Bu Allah kelâmı, sanki Said Nur’da tecelli etmiş!” (
Tarihçe-i Hayat
Tarihçe-i Hayat
, s. 631;
Osman Yüksel Serdengeçti
Osman Yüksel Serdengeçti
,
Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1
Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1
, s. 159)
Abdulkadir Çelebioğlu
Abdulkadir Çelebioğlu
nuranimudafa.com/post/iftiralari...
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.