Kim bilir kaç kere zihnimiz dertli ve acılı, ıstırabımızın sebebini bilmeden yatağa girmiş, sabah uyandığımızda belki de karanlıktaki zihinsel faaliyetin ürünü olan yepyeni bir yöneliş, bir sarahat bulmuşuzdur.
650 sayfalık bir kitapta neden bu cümleyi paylaştım. Belki de benim düşüncelerimin içindeki "ben" duygusunu uyandırdığı içindir; kim bilir ツ
Nereden başlamalıyım bilemiyorum.Kitabın konusu herkesin bildiği "Habil ve Kabil" öyküsünden esinlenmiş olsa da, ben farklı bir açıdan incelemek istedim.Şöyle ki;
Ölümün, cesaretin, tutkunun, vazgeçişlerin, intikam duygusunun, zekanın, iyinin ve kötünün, insan zihniyle âdeta oyun oynadığı bir eser bana göre.
Hayat tarzları aynı yaşantının içerisinde yer alıyor olsa da, her bir karakterin tutumu, algısı, düşünceleri ve insan üzerinde farklı perspektiflerin oluşumu, okuyucuları bir anda ters köşe getirebiliyor. Bu izlenimi açıkça bizlere sunan Steinbeck, yalanın ve ardından bunun aslında "iyilik" diye adlandırarak aktarması "doğrunun temeli, özü olan" birçok karakterin bir bütün şeklinde bir "kader" yumağına sarıp sarmalaması, ancak bu usta kaleme yakışırdı.
Her karakter ayrı bir muamma. Hepsini ayrı ayrı incelemek ve onların gözünden "Doğu"nun resmini bir bütün halinde sizlere sunmayı çok isterdim.
İnsanın dünyadaki varlığını, ardından bıraktığı birçok izi, düşüncelerimizin tabakalaştığı, "sevgi" nin yok olduğu ve onun yerini de "kötülük" mirasının ölümünü her satırında yaşıyorsunuz.. "Doğrunun keskin acısı geçebilir ama yalanın insanı ağır ağır kemiren ıstırabı hiçbir zaman yok olmaz"
Salinas Vadisine uzun bir seyahat yapmak isterseniz, günün doğumunu beklemeyin derim.
Muazzam bir anlatımla, nefesinizi kesecek "kült" bir eser okudum. :))