Yapmış olduğum ikinci incelemeye hoşgeldiniz. İlk incelemem sevdiğim bir kitap olan “Refet” üzerineydi, şimdide pek sevemediğim bir kitap olan “Lüzumsuz Adam” üzerine yorumda bulunucam. Sait Faik Abasıyanık’ ın yazmış olduğu dördüncü eser olan Lüzumsuz Adam, içerisinde 14 farklı durum hikayesini barındırıyor. Her hikayenin karakteride olaylarıda farklı ve birbirinden bağımsız. Hikayelerin genelinde anlatım üçüncü tekil şahıs yani gözlemci bakış açısıyla yazılmış. Kullandığı dil bakımından gayet gündelik fakat akışını takip etmesi zor bir eser. Ben bir roman okurken, onu bana bir şeyler katmasını ya da en azından düşündürmesini beklerim. Hadi bunlarda olmasa en azından güzel bi hikaye anlatılmasını beklerim yazardan. Maalesef bu eser hiç bir beklentimi karşılayamadı. İlk olarak yazarın ele aldığı karakterlerin hepsi sokakta yürürken karşınıza çıkabilecek, gündelik karakterlerin hikayeleri. Kitaptaki her hikayenin farklı karakterin başından geçmesi ve olayların farklı olmasına rağmen her bölümde fark etmiş olduğum bir şey var ki o da kadınlara olan bakış açısı. Her bölümde kadınların objeleştirilmesi, hatta bazılarında kadınlara yönelik fanteziler kurulması beni çok rahatsız etti açıkçası. Bu durum beni biraz Sait Faik Abasıyanık’ın düşünceleride mi böyle acaba diye düşünmeye itti. Bu konu hakkında yorumu olanlar benimle paylaşırsa çok sevinirim. Sonuç olarak yıllar sonra bi daha elime alıp okuyacağım ya da birilerine önereceğim bir kitap değil. Sait Faik’ in okuduğum ilk eseriydi ve bu eser Sait Faik’e karşı bir önyargı oluşturmama sebep oldu. Umarım aşabilirim :) Okuduğunuz için teşekkürler.