“Çocuk sorabilir: “Dünyanın hikayesi ne?” Yetişkin bir adam ya da kadın merak edebilir: “Dünya nereye gidecek? Sonu nasıl bitecek? Bu arada, yeri gelmişken, hikaye neydi?”
Muhteşem bir kitap. Bu zamana kadar bu kitabı bırakın okumamış olmayı, nasıl olur da duymadığıma şaşırarak büyük bir heves ve heyecanla okudum. Başlangıçta kalınlığı gözümü çok korkutmuş olsa da kitabı keşke bitmeseydi, hissiyle bitirdim.
Steinbeck, her bir karakteri öyle güzel irdelemiş, öyle güzel şekillendirmiş ki kimseye kızamadım, her karakteri ayrı ayrı çok sevdim. Yazar, Adem’den bu yana gelen iyilik ve kötülüğü, ikisi arasındaki çekişmeyi, bunların kader mi seçim mi olduğunu muhteşem bir şekilde işlemiş. Her karakteri bende ayrı ayrı tatlar bıraktı ve hiçbiri gereksiz anlatılmış ya da daha az önemli bir karakter değildi.
Peki gerçekten iyilik ya da kötülük kaderimiz mi? Yoksa ona biz hükmedebilir miyiz? Yazarın dediği gibi: “Hikayemiz tek bir hikaye. Bütün romanlar, bütün şiirler, içimizdeki hiç bitmeyen iyi-kötü çekişmesi temeli üzerine kuruludur“ Hayat göz açıp kapatıncaya kadar bitiyor. Biz yine de her zaman kötülüğe değil iyiliğe hükmedelim…