Batıl inançların hayatın temeline oturtulması sonucu bir ailenin tam düzlüğe çıktık derken yine batıl inançların ayaklarına dolanması sonucu yerleyeksan olduğunu tekrar edip duruyor kitap. Dinin birey üzerinde ki farklı tezahürleri, yanlış inançlar, öğrenilen bilginin eksik yorumları ve geriye kalan daha birçok şey, ailenin temel yapı taşı olan huzur ve sevgiyi aileden alıp yerini; istemeden yapılan kötülüğe ve nefrete bırakıyor. Heva ve heveslerin batıl itikatlardan arındırılmadan bastırılmaya çalışılması aile fertlerinin bastırılmış duygularını tek tek ve çok daha şiddetli gün yüzüne çıkmasına neden oluyor.
Cinler, cinciler, hacılar hocalar yazarın hayal dünyasından okuyucuya çok farklı bir üslup ile ulaşıyor, ilk etapta daha önce böyle bir üslup ile karşılaşmadığınız için biraz yorulabilirsiniz ancak kitap okudukça sizi kendine alıştıracaktır.
OLUMSUZ ELEŞTİRİLER:
1)Kitap kendini gereksiz uzatmış. İşlenen konu ve değinilen yanlışlıklar aslında çok daha kısa olabilirdi (okurken çok yoruldum) Zaten kitabın yazarı da roman yazmak için yola çıkmamış. Henüz 22 yaşındayken daha çok otobüsle seyahat halinde kağıt parçalarına yazmış sonradan kitaba çevirmiş, kurguda bazı bölümlerin geçişlerinin eksik hissedilmesinin sebebi bundan.
2)Bir süreden sonra sıkılmaya başladım. Özellikle sona gelinen kısımlarda ve yine bu tekrardan kaynaklıydı. Atiye'nin sürekli yataklara düşmesi, Seyit'in bir düşüp bir kalkması Huvat'ın yeşil kitapları bir bırakıp bir alması, Dirmit'in derslerine çalışıp başarılar elde etmeye başladıktan sonra annesinin sürekli batıl inançları kıza empoze etmeye başlayıp direkt olarak kızı okuldan soğutması yaşamdan soğutması... Bunlar olabildiğince tekrara düşmüştü.
3)Kitap o kadar yordu ki beni 2 sezon "Şirinler" izlemeden kendime geleceğimi sanmıyorum.
OLUMLU ELEŞTİRİLER
1)Yazarın hayal gücüne hayran kalmamak elde değil.
2)Daha önce okuduğum kitaplara benzemiyordu, farklı bir okuma deneyimi sundu.
3)Okuyucunun hayal dünyasını -acı bir kurgu ile de olsa- geliştirecek bir kitap.