Zihnim çok meşgul olmasına rağmen, bazen ben de söze karışmaya kalkışıyordum. O zaman avukatım, "Siz susun, davanız için böylesi daha iyi" diyordu. Yani, bu davanın benim dışımda görülür gibi bir hali vardı. Her şey, ben karıştırılmaksızın olup bitiyordu. Kaderim, bana fikir sorulmadan belirleniyordu. Zaman zaman herkesin sözünü kesip, "İyi ama, sanık kim? Sanık olmak önemli bir iştir. Benim de söyleyeceklerim var," diyecek oluyordum. Fakat iyi düşününce söyleyecek bir şeyim olmadığını anlıyordum.