İki bölümden oluşan eserin ilk kısmında Cumhuriyet Dönemi’nde ve bu dönemde hakim olan anlayış çerçevesinde kendi kültürümüze ait olan İslami/ilmi eserlerin tedricen yok oluşu ve İslami düşünceyi felsefik boyutta temsil edecek ariflerin,alimlerin yetişememesi üzerinde durulmaktadır. Özellikle eski eserlerin -Arapça,Farsça,Osmanlıca(Eski Türkçe diyelim)-tercümelerinde yapılan hataların eleştirisi niteliğinde olan ikinci bölüm,tercüme faaliyetlerinin niteliği hakkında çeşitli örneklerin sunulduğu eleştiri yazılarından oluşmaktadır.
Yazar,dile hakimiyeti nispetince tefekkür dairesinde de yetkinliğini ortaya koyuyor. Derin bir bilgi birikiminin yanında meselelere bakış açısı da kendine has.