Türk edebiyatında ilk gerçekçi roman olarak kabul edilen eser, Batı hayranı, zengin bir paşa çocuğunun melankolik ve bir o kadar da komik aşk hikayesini konu alıyor. Bazen bir haber tadında hissettiren nesnel betimlemeleri, karakter seçiminde prototipi ele alması, mizah içeren eleştirel tavrı, yazıldığı çağı yansıtan güncel ve nesnel gerçekliği ile romantizmden realizme geçişin güzel bir örneği niteliğinde. Çağın Fransız hayranlığını, yaşayış özellikle de dile yansıması bakımından ironik bir şekilde eleştiriyor. Romanda Avrupa tarzı hayata özenen, babasından kalan mirasla savruk ve bohem bir hayat yaşayan Bihruz Bey, bir gün Çamlıca Parkında rastladığı hafif meşrep Periveş Hanım'a tutulur. Ona olan aşkını bir mektupla dile getirmek isterken altı doldurulmamış eğitimiyle ona kara yağız anlamına gelen "siyah çerde" sıfatıyla hitap eder. Hatasını fark ettikten sonra utanç içinde onu ararken yalancı bir arkadaşı yüzünden öldüğünü zanneder ve şaşkın bir aşık modunda içine düştüğü gülünç durumlar birbirini takip eder. Dönemin İstanbul semtlerini, aşk acısını, gösteriş merakının ve yarım yamalak bir eğitimin sebep olduğu gülünç durumları Bihruz'un trajikomik hikayesinin içinde okuyoruz.

Araba SevdasıRecaizade Mahmut Ekrem · İletişim Yayıncılık · 201425,4bin okunma

·

123 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

A Y Ş E G Ü L