Kitap acayip bir kitap. Kurgusundan tut, içindeki görsellere, sayfa düzenine kadar gerçekten acayip.
Tabii ki 'acayip' her tarafa çekilebilir bir tanımlama. Buradaki acayip. güzel+olumlu+hoş olarak alınsın.
Yazarımız
Jonathan Safran Foer bildiğin ite kaka yazar olmuş bir yazar. Ve sonradan yıldızı parlamış. Hani neden daha önce yazmamış ki dedirtecek türden bir anlatım dili var. Doğrudan konuya dahil oluyor, kimi karakterlerle (çok güzel mikro tespitlerin de yardımıyla); 'ha ha ben de...' diye özdeşleştirebiliyorsunuz kendinizi.
Bir de kullanılan garip görsellere bir anlam verememe durumu olabilir...canınızı sıkmayın. Hepsi anlamlı. Fakat bir de estetik duygusu gerekiyor okumak için çünkü kimi zaman okumayıp bakıyorsunuz. Baya bildiğiniz gerçek resimlerle şaaaak diye karşılaşıyorsunuz. Fil gözü çok etkileyici. Bir kitapçıda denk gelirseniz sayfaları karıştırın, yakalamamanız imkansız.
Fakat benim bu Amerikanvari alerjim nedeniyle ve konu da onların sosyolojik bir unsuru olduğundan...mesafeli yaklaştım. Şu huyumu değiştiremedim gitti. Böyle kalmasından da çok şikayetçi değilim ama neyse...
Bir diğer söylemem gereken şey, bu eser yazarımızın ikinci kitabı. Asıl onu parlatan eser ilk kitabıymış. Onu okuduktan sonra bunu okuyaydım daha bi beğenirdim sanki. Not:
Her Şey Aydınlandı
Hani sizi sizden alacak, aman gerçekten şahane, bu kusurlar var ama...falan değil. Eser gayet ortalamanın üstünde. Çok abartılacak bir tarafı yok. Gene de belli ki bu kitabı: Ümit Vaad eden yazarların eserleri rafında tutmak lazım. Yazarın bu kalemi heba etmeyip üretimi durdurmayacağına şüphe yok.
Fikir vermesi açısından
Tom Robbins vari ama bunlar fikir vermesi için söyledim. Onlara yakın diyelim...aynı sınıfta mı...değil...yakın.
Eh işte değil, kötü hiç değil, müthiş değil...iyi ile yok canım çok iyi arasında gider gelir. Size göre değişir diyip bağlayalım, bu kararsızlığın sonu yok.
Okunmalı mı...bak orası kesin. Hatta ilginç bir şeyler bulursam okurumcular var ya...