Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir Şaheser İçin Bir-İki Kelam
Öncelikle kitabın üslubuna değinmek istiyorum: Bir psikoloji kitabı olan bu eseri okurken bana bir şiir kitabı okuyormuş hissiyatı verdi. Şark ve garb ayırt etmeden her iki kültüründe edebiyatından ve biliminden kitabını mahrum etmemiş kendini yazar. Kitap çok muazzamdı. Öyle ki her cümlesinin altını çizmek, cümleler hakkında uzun uzadıya notlar almak istedim (ve aldım da). Bundan ötürü kendimi bir ders kitabı okuyormuş gibi hissettiğim anlarda oldu. Bu Kemal Sayar'ın ilk okuduğum kitabı ama sanırım son olmayacak. Şimdi kitabın içeriğine değinmek istiyorum kısaca: "Yüreğin Halleri" başlığı altında ölümden söz ediyor yazar. Batılılara göre çok farklı ama Müslümanlara göre gayet olağan bir bakış açısıyla ölüme değiniyor. Ölümün bir bitiş noktası değil aksine bir varış noktası olduğuna değiniyor. Yani ölüm geldiğinde yolculuk bitmiş va asıl yurda varılmıştır. Bundan ötürü ölüme kasvetle değil hasretle bakmamız gerektiğini bize anlatmaya çalışıyor. Bu başlığın altında işaretlediğim iki cümleye de değinmek istiyorum: "Kendime bakıyorum. Kendi içime eğilerek yüreğimde uğuldayan sesleri dinliyorum." diyor yazar. Bu cümle beni çok etkiliyor. Evet, insan kendisine bakmalıydı. Evvela kendisini düzelten dünyayı düzeltirdi. Ve bir diğer beni etkileyen cümle ise şu oldu: "İnsanlar fazladan konuşuyor ve gülüyorlar sanki. Sanki susmak ve düşünmek gerekiyor aslında." diyor yazar. İnsanlar birbirleriyle konuştukları kadar kendileriyle konuşsalar ve kendileriyle alakadar olsalar insanlık bir devrim yaşayacak diye düşünüyorum. "Günümüzde okulların işlevi, kalabalık, kontrollü ve çocukların meşgul edilmesinden ibarettir. Pek çok okul, öğrencilerini daha yüksek ahlâkî basamaklara ulaşmak yönünde besleyemiyor. " O kadar doğru bir noktaya değiniyor ki yazar, bu cümle üzerine bir kitap çıkar. Şu an bir öğrenci olarak konuşuyorum. Arkadaşlarımla iletişim kurmakta o kadar güçlük çekiyorum ki, yalnızca iki artı ikinin değerinin öğretildiği bu kurumda insanın değerinden bîhaber olan bir toplumla nasıl iletişim kurulur anlayamıyorum. Birbirlerine saygının ne olduğundan habersiz, okula ne için geldiklerini bilmeyen, tek emelleri para ve kariyer olan, farklılıklara kinle bakan, kendini geliştirmek adına hiçbir adım atmayan, basma kalıp fikirlerle dolu bir ordu geliyor geleceğe efendiler. Gününün yarısından fazlasını okulda harcayan geriye kalan vaktinde uyuyan ve ders çalışan böylelikle de aile terbiyesinden de muzdarip olan bir nesil. Öte yanda "Müfredatın konularını yetiştireceğim" diye insan yetiştiremeyen öğretmenler var. Gerçekten öğrencilerin kalbine dokunan öğretmenler parmakla sayılabilecek kadar aza inmiş durum da. Hiyerarşiyi öğrencilerin arasına bile sokan bir müfredattan söz ediyoruz. Başarılı olan öğrenci her zaman haklı, tembel öğrenci haklı olsa bile haksızdır. Onun hiçbir zaman konuşmaya ve haklı olmaya hakkı yoktur. Öğrenciler, birbirinden daha yüksek notlar alacaklar diye birbirlerine rekabetle yaklaşırken araya hırs, kıskançlık, kin ve nefret giriyor ve böylelikle okulda gerçek dostluk kavramı yok oluyor. Buradaki insanlar sadece sözlü notları için saygı gösteren, menfaat için seven insanlar. Gelecek, geçmişin eseridir bunu unutmayın ve eserinizden şikayet etmeyi kesin. "Hiç Kimsenin Uykusu" başlığı altında ise yazar insanların bazı gerçekleri çok geç fark ettiğine değiniyor. Sevgimizi, sevgilimizi, sevenimizi geç olmadan fark etmemiz için bize güzel bir nutuk atıyor Kemal Sayar. Bu konuya ise "Hiç Kimsenin Uykusu" başlığı altında toplaması ayrı bir muazzamlık. Çünkü bize kalsa biz her şeyin farkındayız, herkes her şeyi görüyor, kimse uyumuyor. Yani sözde hiç birimiz uyumuyoruz. Hal böyle olunca da başlığın adı "Hiç Kimsenin Uykusu" oluyor. "Hayret Makamı" sıradaki başlığımız. İnsan hayret etmeli gördüklerinin karşısında, diyor Kemal Sayar. Öyleki insan gördükleri karşısında hayret etmeye başladığında insan olur diyor. Yani bizi tefekküre davet ediyor yazar. Güneşe güneş, insana insan, çiçeğe çiçek diye bakmamaya davet ediyor. "Masanızda oturun ve dinleyin. Hatta dinlemeyin bile, sadece bekleyin. Hatta beklemeyin bile, yalnız ve sakin, öylece durun. Dünya onu keşfetmeniz için kendisini size sunacaktır. Başka seçeneği yoktur. Vecd içinde yuvarlanacaktır ayak uçlarınıza." diyor yazar. Duralım. Biraz duralım ve görelim asıl sanatçıyı. (Başlıklar olmadan bazı konuları anlatmam gerekiyor. Yoksa bu şekilde notlarımla devam edersem yeni bir kitap çıkacak ortaya.) Kalbin akla üstün geldiğine değiniyor. Evet, kalp akla galip gelecek. Akıl yolunu kalp olmadan bulamaz. Kalp akla yolu tarif eder. Yazarın bu bakış açısı kalbiyle hareket eden şahsımı çok mutlu etti. Ve tabi ki filmleeer! Günümüz dizileri ve filmleri hakkında mükemmel noktalara değiniyor yazar. "Acil bir durumu izleyen ne kadar çok insan varsa, müdahale edecek insan sayısı da o kadar azdır." diyor yazar. Gözümüzde o kadar normalleştiriyorlar ki her şeyi, artık haber sunanların suratındaki o hissizlik çağın insanlarının merhametini yeterince yansıtıyor diye düşünüyorum. "Klipler döndüğünde, diziler çekildiğinde, gençler 'canı sıkılan adama dönüştüğünde, insanlar parayla baştan çıkabildiğinde, masumiyet pılını pırtısını toplayarak aramızdan ayrıldı." Zehirlendik diyor yani yazar anlıyorsunuz değil mi? Sosyal medyada ki, dizilerde ki o mükemmelik âlemi bize bizi eksik hissettiriyor. İzlediklerimiz, dinlediklerimiz, okuduklarımız bizim kim olacağımıza karar verir yani. Irkçılığa değiniyor. "Bu ülkenin Kürt ve Türk yurttaşlarının tek tesellisi, birbirlerinin omzunda ağlayabilmektir." diyor yazar. Diyor da okuyan ya da dinleyen mi var sanki? Ah, şu kitaplar bir okunduğu kadar ef'ale geçirilse hiçbir şeye ihtiyaç kalmayacaktı. Daha o kadar çok güzel konulara değinmiş ki ama ben daha fazla uzatmak istemiyorum. Geri kalan kısmı okuma grubumla toplantı yaparken konuşacağız beraber inşallah. Velhasıl bu kitap bana çok şey kattı. Ona minnettarım. Ve Rabbim'den niyaz ediyorum ki okuduğumu hayatıma geçirebilirim. Amin.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Merhamet
Merhamet
Merhamet
MerhametKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20131,595 okunma
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.