En sevdiğim kitap olduğu için ve çoğunlukla karakterimi yansıttığı için abartısız bir inceleme yazmak pek mümkün olmayacaktır. Aslında, kaba bir tabirle, yalnız ve izole bir insanın kendi iç savaşını, tabiri caizse "beyninde kurduğu" karakterler ve soyut olguların incelenmesini, çoğunlukla gerçekliklerden (yani demek istediğim gerçek olaylardan değil, olan olaylara verilmesi gereken tepkilerden) uzak çıkarımlarını anlatıyor. Tabiri kitapta olduğu gibi "yeraltına" çekilmiş bir adamın psikolojik açıdan özünü ve geçmişini revize etmesini okuyoruz. Psikolojik ve en önemlisi Dostoyevski kitabı olmasına karşın muhtemel beklentiniz olması açısından belirtiyorum: kitap akıcı değildir. Ruhsal çatışmaları seven insanlar okuyabilir