Eser, Napolyon Devri sonrası Fransa'nın Restorasyon Dönemi'nde yazılmıştır ve o dönemi anlatmaktadır. Eserin başkahramanı olan Julien'in aşkı ve hırsı üzerinden dönemin Fransa'sının sınıf çatışmaları ve devlet yönetimindeki bozukluklara değinilmiş ve oldukça eleştirilmiştir. Bu açıdan bakıldığında eserin realizm etkisinde yazıldığını söylemek de yanlış olmaz. Eserde Katolik kilisesini, burjuvaları, liberal kesimi, aristokratları ve özgürlükçüleri görmek mümkündür. bu dönemde iyi yerlere gelebilmek için ya rahip, ya asker ya da soylu olmak gerektiği açık bir şekilde görülmektedir. Romanın başkahramanı olan Julien de papaz olma yolunu seçmiştir. Julien, aslında büyük bir Napolyon hayranıdır fakat içinde bulunduğu dönem sebebiyle bunu kimseyle paylaşmaz. Fakir bir aileden gelen Julien'in en büyük hayali yaşadığı küçük kasabadan çıkmak ve Paris'teki güzel kadınlarla gününü gün etmektir. Tabii ki o dönemde hayallerini gerçekleştirmek için mutlaka iyi yerlere gelmek gerekmektedir. Julien çok zeki bir karakterdir. Toplumda yer edinebilmek için ise ikiyüzlü ve içten pazarlıklı olmaktan da çekinmez. İçinde bulunduğu toplum sebebiyle bir yerlere gelen insanlar ancak bu şekilde gelebilmiştir çünkü. Julien oldukça çapkın bir gençtir. Kendisine aşık ettiği 2 kadın arasında ezilmiştir. Sonu da bu huylarının bir sonucu olarak ve hak ettiği şekilde olmuştur bence. Tabii ki bu durum kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Fakat olaylara sadece Julien gözünden bakıp yargılamak da doğru değildir. Çünkü Julien, çürüyen bir toplumun aynası olarak görülebilir. Eserin başlığı Türkçeye "Kırmızı ve Siyah" veya "Kızıl ile Kara" olarak çevrilmiştir. İlk başta "Julien" olarak başlanan bu eserin ismi daha sonra bu isimleri almıştır. Bu isimlerin de bir anlamı vardır. Kırmızı, Fransız askerlerinin üniformalarının rengidir. Siyah ise Katolik kilisesi papazlarının kıyafetlerinin rengidir. Eser, tarihi nitelikte olduğu için bence biraz ağır ve dikkat dağıtıcı. Yazar, uzun betimlemeleriyle bazı bölümlerde okuru gerçekten sıkıyor da diyebiliriz. Fakat buna rağmen dilinin anlaşılır olduğunu da söylemek gerekir. Eseri daha iyi anlamak için Stendhal'ı tanımak gerekir. Stendhal iyi bir psikologtur. Bu sebeple eserde ruhsal çözümlemeler, iç hesaplaşmalar ve karakter analizlerine de oldukça yer verilmiştir. Eser, Stendhal'ın kendi kişiliğini de yansıtır. Kahramanların birçoğu, onun hayatında iz bırakan insanları barındırır. Yani eser, Stendhal'ın bir nevi hayat hikâyesidir. Stendhal hakkında ek ve etkileyici bir bilgi vermek gerekir diye düşünüyorum. Stendhal vasiyetu olarak şu cümleyi söylemiştir: "Mezar taşımda 'yaşadı, sevdi, yazdı' yazın gerçek adımla." Bu cümlesiyle de gerçek bir yazar olduğu sonucuna varılabilir.

Kırmızı ve SiyahStendhal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20229,9bin okunma

·

1.046 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.