Gönderi

460 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
İyilik bazen felakete dönüşebilir; zaman, mekân ve kişiye göre.
Roman, bir taraftan Teğmen Hofmiller'in merhametine engel olamayarak Kekesfalva'nın sakat kızı Edith'e -istemeyerek de olsa- umut vermesi, sonunda onunla nişanlanması ve tüm bunlara dayanamayarak intiharın eşiğine kadar gelmesini anlatırken, diğer taraftan da iyileşemeyecek derecede sakat olan Edith'in teğmen sayesinde hayat bulması ama öte yandan aşk sandığı bu duygunun sadece merhamet olduğunu anlayınca intihar etmesini konu edinen bir psikolojik eser. Teğmen Hofmiller, tüm bu yaşananları unutmak için 1.Dünya Savaşı'na katılır, birçok kahramanlık gösterir, aradan 4 yıl geçer, fakat geri döndüğünde tekrar vicdanıyla baş başa kalır. Eseri okuyup bitirince anlıyoruz ki hayattaki en önemli şeylerden biri de denge. İyilikte, merhamette, parada, bazen sabırda, güvende, sevmekte, aşkta, hırsta... Buradaki konumuz ise acımak. Sonuçlarının neler yaratabileceğini hayal dahi edemezdi teğmen, Edith'e ve babası Kekesfalva'ya acırken. Merhametinden maraz doğacağını, verdikçe asla yetmeyeceğini, hep daha fazlasının bekleneceğini nereden bilsindi gencecik yaşının verdiği toylukla? Ama karşısında da tıpkı kendisi gibi, belki daha da tecrübesiz bir genç kız vardı ve davranışlarını yanlış anladı. Ondan bir şeyler umdu, ümitlendi, âşık oldu. Genç kız, ergenliğin ve sakatlığının da verdiği aksilikle reddedilmeyi kabullenmek istemedi ve tabii ki merhamet edilmeyi de. Olaylar içinden çıkılmaz bir hâl aldığında teğmen, bulunduğu garnizonu terk etmekten başka bir çare bulamadı. Fakat olan olmuştu. Edith'i istemediğini, nişanı kabullenmediğini herkes duymuştu. Genç kız daha fazla dayanamazdı, her zaman tasarladığı şeyi yaptı ve kulenin balkonundan kendini aşağıya bıraktı. İlk başta iyilik sanılarak atılan bir adım(acımak), kısa zamanda kartopu gibi büyüyerek bir felakete dönüştü. Peki teğmen bütün bunları önceden düşünemez miydi, kendine hâkim olup şatoya gitmese olmaz mıydı? Bunu yapabilmesi için kendini tanıması, kendini inşa etmiş, olgun bir insan olması gerekiyordu. Öncelikle aileyi sorup soruşturması gerekliydi. Daha sonra da her şeye ve her davranışına dikkat etmeliydi. Geleceği öngörebilmek veya davranışlarımızın sonuçlarını tahmin edebilmek için kendimizi iyi tanımalı, iyi oluşturmalıyız. "Kendini oluşturmak" kolay bir iş değil, epey bir çaba ve tecrübe gerektiriyor. Kitaba Can Yayınları tarafından "Sabırsız Yürek" isminin verilmesinin sebebi, bence: Doktor Condor'un teğmene yardımcı olduğunu, yol gösterdiğini  söyleyebiliriz. Doktor oldukça realist birisi. Kalan son 8 gün hiçbir taşkınlık ve sabırsızlık yapmadan Edith'e dayanmasını söylemesine rağmen sabırsızlığı- toyluğu-yüzünden birdenbire onunla nişanlanıveriyor. Doktoru dinlemiyor. Dinleseydi -sabretseydi-bütün bunlar olmayacaktı.
Sabırsız Yürek
Sabırsız YürekStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,2bin okunma
··
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.