Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Livaneli’nin yazmış olduğu bu kitabı daha önce neden okumadım dediğim bir romandı. Livaneli bu kitabında kalemini; bitmek bilmeyen ortadoğu sorunlarına, ataerkil düzene, kadın aşağılanmasına, tutkulu bir aşka, farklı inançlar ve sarsıcı gerçeklikler için oynatmış. İstanbul’da gazetecilik yapan İbrahim’e bir gün bir haber geliyor. Haber ise aslında kendi memleketinde hatta kendi arkadaşı Hüseyin’in Mardin’de vurulup Amerika’da ölmesidir. Bu haber üzerine detaylı araştırma ve haber yapmak için Mardin’e yola koyulur. Mardin’e ulaşır Hüseyinin evine varır, tabi ki çok şaşkındır neden böyle bir şey olduğunu öğrenmek ister. Çünkü Hüseyin çocukluktan hatırladığı kadarıyla da çok merhametli vicdanlı bir insandır. Kim neden böyle bir şey yapmış öğrenmek ister. Hüseyin’in ailesinin evine gider. Annesi çok öfkeli ve üzgündür. Oğlunun başına gelenleri Meleknaz adında mülteci bir kadına bağlar. Çünkü Hüseyin merhametli ve yardımsever biri olduğu için mülteci kamplarına yardıma ihtiyacı olanlara yardım eden onlarla ilgilenen biridir. Orada Meleknazla tanışır onu eve getirir. Annesine artık senin gelinin bu der. Hüseyin aslında Safiye diye başka biriyle nişanlıdır. Ama aşk ve merhamet duyguları Hüseyin’i o kadar içine almıştır ki nişanlısından ayrılır. Meleknazın kör bir bebeği vardır. Meleknazın Türkiye’ye gelme ve Hüseyin’le tanışma serüveni şöyle başlar; Suriye’de iç savaşın çıkması ile aslında bütün kötü olaylar başlar. İşidcilerin Müslümanlık adı altında orada yaşayan Müslüman olmayan Yezidilere karşı nefret ve düşmanlık politikaları uygularlar. İşidciler Yezidi kadınları çocuk yetişkin demeden kendini ahlaklı cennete gidecek zanneden sakallı yaşlı adamlara 3-5 dolara satarlar. Hatta Meleknazda burda tecavüze uğrar çocuğu kimden olduğu bile belli değildir. Yezidilere karşı işlenen bu insanlık suçu ise tamamen inançla alakalı, kendilerini çok ahlaklı muhteşem zanneden Müslümanların güya eğer bir yezidi kadına toplu tecavüz olursa o Müslüman olurmuş ve bu sayede onlarda cennete gidermiş. Bir şekilde meleknaz bu pislik insanların elinden kaçar. Çadır kente yerleşir, Hüseyin’le orda tanışır, daha sonraları bir müslümanla yezidinin evlenmesine sevmesine karşı çıkan bir grup yobaz yüzünden Hüseyin vurulur gerici yobazlar hüseyini vurmuştur. Bu yüzden artık Hüseyin’e rahat yoktur. Meleknazı İstanbul’a yollar kendisi de Amerika’ya abisinin yanına gider. Ama Hüseyin orda da kurtulamaz. Müslümanlardan nefret eden iki kişi tarafından Hüseyin öldürülür. Ölürken ağzından çıkan son söz ise “ ben bir insandım” bu söz de anlaşılıyor ki bu kadar zulüm eziyet olmasına gerek var mı. Biraz yaşayıp öleceğiz zaten insanların birbirlerini katletmesi ne acı verici. Nereye giderse gitsin Hüseyin bu nasyonel ırkçı insanlardan kurtulamaz. Doğuda İşid Batı’da ise hala Hitler kafasında olan o aşağılık insanlar… Bu hikayeyi tamamen öğrenen İbrahim artık eski İbrahim değildir, bu mistik kasvetli yoğun acıları barındıran hikayede Hüseyinleşir hatta oda görmeden Meleknaza aşık olur. Batı’nın sahteciliği ve Doğu’nun şiirleri,acıları, üzerine ibrahim Batı kültürüne hapsedilmiş bir doğulu olduğunu hisseder. Bu yüzden meleknaza kapılır, aslında onun imgesine sürüklenir. Kitapta ezidiler inancı hakkında çok önemli bilgiler anlatılıyor. Hikaye gerçekten çok etkileyici özellikle oralarda kadın olarak yaşamak daha zor. Bu kitabı okuyunca dünyanın çok kötü bir yere gittiğini ve gittikçe ahlaksızlaştığını nefretleştiğini hissetim ve benim de artık huzurum kalmadı. Acı çeken bu ortadoğu toprakları umarım huzura kavuşur.
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 2021100,2bin okunma
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.