sizce de öyle değil mi? dostoyevski deliliğin kıyısında geziniyordu. filozofların deli olmadıklarını kim söyleyebilir? foucault bile deliliğin tarihi diye kitap yazıp deliliğin kökenlerine indi. ne güzel konu şu delilik denen şey
Ardı arkası kesilmeden sorgulayan ve farkındalığı arttıkça bu sorgulamanın dozu her geçen gün artan bir zihin kaçınılmaz olarak deliliğin kıyısında geziniyor. Aslında onu delirten sürekli sorgulaması da değil. Onu delirten, zerre sorgulama ihtiyacı hissetmeden birer organizma olarak yaşayıp giden kitlelere maruziyetinin her geçen gün artması.