Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
Knut Hamsun kitaplarını okurken, 1800'lü yılların dekoruna gitmeyi çok seviyorum. Yazar o dönemin insan ilişkilerini öyle güzel ele alıyor ki, toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik zeminini çok iyi yansıtıyor. Victoria, Norveç 'in bir kıyı köyünde sosyal sınıf farklılıkları zeminindeki aşkı ele alıyor. Bir değirmencinin oğlu Johannes ile aristokrat Victoria kulağa ilk bakışta tanıdık bir aşk hikayesi ile karşılaşacağınız hissi verse de, satır aralarındaki duyguları okurken derinliğini göreceksiniz. Bugünlerde aşkın, sevginin içini nelerle doldurduğuna bakarsak, kitabın içindeki sevgiye saygıyla eğilmek geliyor insanın içinden. Hayatının her dakikasını haberi bile olmayan birine adamak, geçtiği yolları omuzlarıyla süpürüp silmek, soğuk günlerde sobasına odun atmak isteyecek denli yalın bir sevgi bu. Uzaklarda bir yerlerde, kendisini düşündüğünü hayal edip, mutlu oluyor Johannes, şiirler yazıyor, elindeki tüm parayı sevdiği için çiçekler alıp onları vazoya koyuyor. Sevdiği insana şiir yazan var mıdır hâlen bir yerlerde bilmiyorum ama kitabın içindeki sevginin şeklini çok sevdim. Yatağına yatınca seyretmek için, tavana küçücük bir şekilde ismini yazıyor sadece kendisi görsün diye, bu bile onun için büyük mutluluk. İşte böyle yalın, tertemiz bir sevgi. Ondaki sevgiyi okurken bile insana başka bir duygu veriyor. Hiç bitmesin istiyorsunuz. O dönemin duyguları ne kadar da güzel. Kitabın sonu ise ayrı dokunuyor. Sosyal sınıf farklılıkları, açık yaraya temas etmenin verdiği acı bir his bırakıyor o dönemlerde. Tarihin her döneminde aşka bir engel var sanırım. Kitabın içindeki tüm iklimleri içinizde hissedeceksiniz. Belki de en çok sıcak bir iklimden, buzul çağına geçiş yapar gibi. Aşk biraz da böyle değil mi? Aşk unutulur, geçer belki ama aşık olmanın bıraktığı yara geçmiyor bazen...
Victoria
VictoriaKnut Hamsun · Olimpos Yayınları · 20231,027 okunma
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.