Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

bir sebepsizlik ve hikmetsizlik nafileliği içinde, insan düşüncesinden daha maskara bir mana avcısı olur mu? avını kendi yaratıyor, sonra onu avlamaya çalışıyor. evvela buluyor, kendi eserini buluyor, sonra onu arıyor. kendi kendisiyle saklambaç oynayan bu delinin yanında tımarhanelik deliler daha normal değil midirler? eğer insanın aradığı mana kendi icadı değilse, manaya mana veren kendisi değilse, bu, allahın hikmetinden başka nedir? bir zerresi insanın şuuruna dolan muazzam bir şuurun niyetinden başka nedir? onun varlığı ve yokluğu hakkında bir karara varmak için, ya her biri kendi tecrübelerimizin yoluyla ferdî ve mistik bir sezişi kendimize rehber edeceğiz veya evrensel bir anlayışı doğrulayan külli mefhumlar delaletiyle düşüneceğiz. birincisinde tecrübemiz tamamıyla şahsi olduğu için, evrensel bir anlayış tasdiğinden mahrum kalacak, bizim kendimizde bile bunun bir deli kuruntusundan ibaret olduğu şüphesini uyandıracaktır. ikincisinde külli mefhum her objenin ve hadisenin kendi kendisini vücuda getiren hususi ve ferdî karakterini ifadeden merhum kalacak, bizi bir muhayyel cevherler alemi önünde bulunduğumuz şüphesi içine atacaktır. medrese kavgasından kaçan en müspet felsefenin bile -külli mefhumlarla realite arasındaki barışmazlık yüzünden- yine ona düştüğünü görmüyor muyuz? sistem kavgalarının devamına verilecek en doğru mana bu değil midir? ben sizin kadar okumadım. fakat spekülatif düşünmeye başladığım günden beri külli mefhumla medlûlü arasında kaçan ve yakalanmayan bir şey olduğunu ve bu şeyin bizzat ismi olmayan realitenin kendisi olduğunu -yaşayarak- anladım.
Sayfa 204
··
221 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.