Gönderi

Onat Kutlar
Onat Kutlar
'ın
Gündemdeki Konu
Gündemdeki Konu
Kitabı İçin
İlhan Selçuk
İlhan Selçuk
'un Önsözü Bu önsöz, sıradan bir önsöz değil. Hayır, yazının içeriğinden doğmuyor bu sıradandışılık; yazgısından oluşuyor. Çünkü bu önsözün yazımı sırasında Onat Kutlar gözlerini yaşama kapadı. Önsözü yazmak için elinizde tuttuğunuz kitabı okuduğum geceler, Onat hastanede ölümle savaşıyordu. Okumayı çağrışımların gelgitleriyle sürdürdüm; her yazı ayrı bir anlam kazanmıştı; hele 74'üncü sayfadaki şiir: "Ey ölüm! Bekleyebilirsin! Hadi git, uzaklaş! Git, avut başka yürekleri; utancın, korkunun solgun umutsuzluğun kemirdiği. Benim için yemyeşil henüz Pan'ın çayırları, Dipdiri henüz aşk öpücükleri, şarkıların perisi! Ölmek istemiyorum henüz, işte o kadar!" André de Chénier'in dizelerini hastanede yineliyor muydu Onat?.. Oysa son gördüğümde, Azrail'i atlattığını, ölüm rüzgârının esmer bedenini yalayıp geçtiğini sanıyordum. Opera Pastanesi'nde patlayan bombayla yaralandıktan birkaç gün sonra kendisini hastanede görmüştüm; bilinci saydam, bakışları doluydu, ama, acı çektiği de belliydi, sağlığının bıçak sırtında rodeo yapan bir usta binici gibiydi. "On güne kadar," dedim, "doğrulup yazarsın, bekliyoruz." Yanıt verdi hemen: "Dur hele bakalım!.." Onat gerçekçiydi, "önce şu işi bitirelim" demek istiyordu. Umut doluyduk; bomba omuriliği kesmiş, belden aşağısını yatalak bırakmıştı; ama, inanıyorduk ki Onat tekerlekli sandalyesinde kanatlanabilecek bir irade gücüne sahipti. İnsan oturduğu ya da yattığı yerde, akıl gücüyle ve imgelem yetisiyle devinebilen tek yaratıktır. Onat ölüme yenildi, teröre kurban verdik bu güzel insanı, önsöz sonra yazıldı. ○ Bu kitabı Onat Kutlar'ın öteki yapıtlarının yanına koymak gerekiyor. Ancak bu yazılarda birkaç boyut iç içe geçmiş gibidir. Onat Kutlar, eskilerin deyimiyle "kalem sahibi" idi. Edebiyatçı kimliği yanında gazete yazarlığının herkeste bulunmayan kıvraklığı, tümcelerinin akışkanlığını oluşturuyordu; buna fikirlerindeki saydamlık, aydınlık ve durmuş oturmuşluğu da katarsanız, okurken alacağınız tadın içeriği anlaşılabilir. Çağımızın aydınıdır o... Hem ülkemizin gerçeklerine ayaklarını dayamış, hem evrenselliğin ölçüleriyle yerel gerçekleri teraziye vurabilen bir bilince ulaşmıştır. Onat'ın yazı söylemi ilginçtir, hem olayın içinde bütün duyarlığıyla yaşar, hem kendisini olayın dışında tutar; ikilem gibi görünen bu bütünlükte, sencil yazar kimliğiyle benci edebiyatçı kişiliğinin gelgitleri yazı boyunca süregelir. Noktayı koyunca amacına ulaşmıştır. Amacı nedir?.. Ah o amaç!.. İnsandan insana geçen titreşimde daha güzel, uygar, aydınlık bir dünyanın tınısını duyabilmek!.. Onat'ın işi bu!.. Onat Kutlar omurgalı bir yazardı, belkemiğinden yoksun sürüngenlerden değildi. İnsan eliyle enlem ve boylamları çizilmiş dünyamızda doğrusu hiç şaşmadı. Kolay gibi görünen bu erdemi koruyabilmek, sanıldığından çok güçtür. Yaşadığımız yıllarda pusulasını şaşırmış aydınlar öyle çok ki elini sallasan ellisi, saçını sallasan tellisi... Onat, çağdaş Türkiye'nin bir "önsöz"üdür; çünkü sanatın, yazının, uygarlığın "sonsöz"ü yoktur; üstelik, biliyorum ki bu kısacık "önsöz," Onat için hiç mi hiç yeterli değildir. Yaşasaydı, daha neler yazabileceğini düşündükçe yitirdiğimizin ne olduğunu çok daha çarpıcı biçimde duyumsuyorum. Ne var ki bu yazıyı bir ölünün değil, bir dirinin kitabına önsöz gibi yazdığımı da söylemeliyim. Onat yaşarken diriydi, öldükten sonra da diri kalacak.
·
117 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.