Adı: Aylin kitabı, yazardan okuduğum ilk kitap. Adını sıkça duyduğum, yazarın oldukça övülen bir romanıydı. Konudan çok kısa ve genel anlamda bahsedecek olursam; Aylin Devrimel Radomisli Cates 19 Ocak 1995 Perşembe günü evinin bahçesinde arabasının altında, evini temizleyemeye gelen hizmetçisi tarafından bulundu. Üstünde ve etrafta nasıl öldüğüne dair bir iz, hiçbir şey yoktu.
Ayşe Kulin okuru ilk olarak kendi önsözüyle karşılıyor. Kimlerden bilgi aldı, nasıl yardım aldığına dair okuru bilgilendiriyor. Hikayeye girişi ise sonundan oluyor. Okur olarak sonunu bildiğimiz bir romanı okumaya başlıyoruz. Kulin, bu romanından önce öykü kitapları olsa da asıl ününü Adı Aylin romanıyla yakalıyor. Bu aynı zamanda oldukça stratejik bir hamlede oluyor. Çünkü olay, kişi hala hafızalarda çok taze(romanı 1997 yılında yayımlandı) hem de aydınlanmamış bir ölüm var. Romanla birlikte yılın yazarı da seçiliyor.
Aylin gerçek hayattan bir kişi ve yazar Ayşe Kulin’in uzaktan akrabası (kitapta teyze kızı gibi anlatılmış, tam anlayamadım) ve çocukluk yıllarını beraber geçirmişler. Büyükbüyük dedesi Osmanlı sarayında oldukça önemli bir paşanın soyundan gelmektedir. Her ne kadar Türk geleneklerine göre yetişmiş gibi gözüksede aslında hiçbir zaman öyle olmamış ya da Aylin için hiç önemli değildi. Bu kısım kitabı okudukça demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Her ne kadar biyografik bir roman gibi gözükse de, kurgu da bulunmaktadır. Kitabı seveni kadar sevmeyeni de çok. Özellikle yaşam tarzı ve dine bakış açısı düşünüldüğünde en çok eleştirilen noktaların bu olduğu görülmektedir. Eleştirilebilir ancak kendimizden farklı birinin (yaşam şekli ve inanç vs )tek sevilmeme sebebinin bu olması da ne kadar doğru bilmiyorum.
Bu ikisini dışında benim kitapta Aylin’de en beğendiğim şey azmi oldu. Pes etmemesi, her daim bir yerden tutmak gerektiği, çabası, azmi bir kadın olarak başka ülkelerde, toplumlarda var olma gayretini çok sevdim. Kitapta sevmediğim noktalar ise Aylin’in çok güzel olduğunun, mükemmel biri olduğunun sürekli vurgulanması oldu. Kitap oldukça yalın, akıcı bir dille kaleme alınmış. Bu yüzden okuyacak olanlara, edebi anlamda çok büyük bir beklentiniz olmamasını tavsiye ederim.
Aylin hayatının son dönemine yaklaşırken orduda fark ettiği bir detay mı (çünkü bir gün sonra oldukça önemli bir rapor sunacaktı) yoksa kişisel hayatından ki bir sebepten mi bilinmez oldukça esrarengiz bir biçimde ölüyor. MIT ölümünü araştırmak istese de dosya kapatılıyor. Yakın bir gelecekte ise farklı siyasi durumlar nedeniyle mevcut konumu tekrar gündeme geliyor. Ancak ne kadarı doğru ne kadarı yalan bilinmiyor. Yaşam tarzı açısından uygun olsa da olmasa da Aylin Devrimel bir Türk kadını olarak oldukça önemli işler başarmış, kendini yetiştirmiş; hem Türk siyasi,sosyal, ve sanat toplumunda hem de Amerikan siyasi, askeri, sanat önemli kişilerle teması bulunmuş biri. İlgisini çekenlere, merak edenler şans verebilir.
