Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

324 syf.
·
Puan vermedi
Kaplanın Sırtında- Zülfü Livaneli
Kırılması gereken ön yargılar vardı.. Zülfü Livaneli, kurgularında tarafsız olamadığını düşündüğüm ve görüşünü açıktan açığa okuyucuya benimsetmeye çalıştığını hissettiğim için kitaplarından bir süredir uzak durduğum bir kalemdi. Bu nedenle
Kaplanın Sırtında
Kaplanın Sırtında
'yı uzun bir zamandır çok merak ettiğim halde tekrar tekrar satın almadan rafına bıraktığım oldu. Ancak kitaba yapılan yorumlara göz gezdirdiğimde; benimle aynı düşünen ve bu kitabın diğerlerinin aksine tamamen tarafsız yazıldığından bahseden bir incelemeye rastladım. Peki kitap tarafsız mıydı? Öncelikle yazar, kitabın yazımında birçok tarihi kaynağa başvurmuş ve yazdığı kurguda Dr. Atıf Hüseyin Bey'in günlüklerinden yararlanmış olduğu için tarafsız yazdığı görülüyor. Ancak çok nadir de olsa araya sıkıştırılan bazı cümlelerde kendi fikrini bulmadım değil. Fakat bunlar o kadar az sayıdaydı ki bu yüzden kitabı okudukça sürekli fikir değişikliği yaşadım. Gelelim kitabın konusuna. Kitabımız II. Abdülhamid'in 33 yıl süren hükümdarlığının ardından hal edilerek -kitabın ismine de değinecek olursak Kaplan'ın sırtından indirilerek- ailesiyle beraber Selanik'e sürgün edilip Alatini Köşkü'nde tecrit edilmesi ve burada yaşadığı "Vehm-i hümayun" ile başlıyor. Köşkte 'Mahlu Sultan' ve ailesinin sağlığı ile yakından ilgilenmesi için görevlendirilen İttihatçı bir askeri doktor olan Atıf Hüseyin Bey'in her gün yaptığı sağlık amaçlı ziyaretlerin zamanla adeta bir tarihi hatırat olacak sohbetlere dönmesi kaçınılmaz oluyor. Livaneli kitabın başlangıç kısmında bu sohbetleri doktorun günlüklerinden derleyerek yazdığını belirtiyor. Bu da bir İttihatçı olan doktorun yönetimde yanlış gördüğü konular ve neden böyle yapıldığı ile ilgili sorduğu sorulara Abdülhamid'in verdiği cevapların ve doktorun dönem siyaseti ve yönetim hakkındaki düşüncelerinin kurgu dışı olduğunu gözler önüne seriyor. "Beni önce siyasetle öldürdüler, şimdi de hıyanetle." (Sayfa 141) Kitap; birinci bölümün sonundan itibaren doktorun sorguladığı Mahlu Sultan'ın savunmada olduğu, doktorun kendini adeta bir mahkemenin hakimi olarak gördüğü sohbetler ile devam ediyor. Doktor, başta Sultan'ın savunmalarından rahatsız olsa da; köşeye sıkıştırmak için sorduğu her soruyu açıklayan Sultan'ın söylediklerinin kendisini "Biz nerede hata yaptık?" Düşüncesine sürüklemesine engel olamıyor. Kitabı bitirdiğimde bir yarım bırakılmışlık hissi yaşadım. Bu his kitabın II. Abdülhamid'in ölümüyle biteceğini sandığım içindi. Ancak kitapta günlüklerden ilham alındığından ve sanırım Doktor, Abdülhamid İstanbul'a geldikten sonra bu günlüklere devam etmediği için bu şekilde bir son yazılmış olabileceğini düşündüm. Kim bilir, belki de Livaneli buradan sonrasına başka bir kitapta yer vermek istediği için böyle bir sonu uygun görmüştür. Kitabın, benim nazarımda en etkileyici tarafı ise anlatılanların bir zamanlar yaşanmış olması... Peki gerçekten ne kadarı günümüze doğru olarak aktarıldı?? Burada da düşüncemi kalemime düşen şu cümlelerle belirtmek isterim ki: Okumakta olduğum bir kitabın anlattıklarında; okuduğum kitaplardan alıntıladığım cümlelerin manasını bulmayı seviyorum. Bu nedenle incelememe
Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu
'ndan kurgusu tarih içeren (sunulan kaynakçalara rağmen) her romana yakıştırdığım bir alıntı ile son veriyorum. "Hayat geçiyor. Geriye tarih kalıyor. O da yazıya nasıl geçmişse öyle kalıyor. Yazıya geçmeyen nasıl yaşandıysa öyle unutuluyor. Bu yüzden önemli sağdaki meleklerle soldaki meleklerin kaydettiği şey. Ki tarih hayattan burada ayrılıyor."
İsimle Ateş Arasında
İsimle Ateş Arasında
Her ne kadar hatırat da yazılsa, sayısını tahmin bile edemeyeceğim kadar kaynak da bulunsa yaşananların nedenini tam olarak asla bilemeyeceğimizi düşünüyorum. Çünkü hiç kimse kimsenin *kalbini yarıp da içine bakamıyor..*
Kaplanın Sırtında
Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkilap Kitabevi · 20239,7bin okunma
··
397 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.