Livaneli her zamanki gibi harika bir iş çıkarmış bence...
Selanik'te sürgün, devrik padişah Abdülhamit ve ailesinin hususi doktoru Atıf Hüseyin'in hatıratından yola çıkarak oluşturduğu kurguyla, hem bir iç hesaplaşmanın hem de doğru bilinen yanlışların peşine düşmüş ve bir takım çevrelerce oluşturulan, olumlu/olumsuz tabuların yıkılmasına, kimilerinin överek, kimilerinin ise söverek zarar verdiği tarihi olay ve şahsiyetlerin yerli yerine oturtulmasına katkıda bulunmuştur.
Ne yazık ki, özellikle tarihi olaylar ve şahsiyetlerle ilgili doğru bilinen yanlışlar, iç içe geçmiş efsaneler ve gerçekler yüzünden, birbirine zıt fikirler inşa eden toplumun farklı kesimleri, siyasi ve ideolojik saplantıları sebebiyle gerçeklikten gittikçe uzaklaşarak, yarattıkları hayaletlerin peşine takılıp, toplumsal fay kırıklarını daha da genişletip, derinleştirmektedirler.
Oysa ki, olması gereken, tarihsel ve toplumsal olayları serinkanlılıkla tenkit ve tahlil etmek, yapılan hatalardan ders çıkarıp, bir daha tekerrür etmesini engellemek, ortak müştereklerimizde birleşmek olmalı değil mi?
Bu minvalde Livaneli, Osmanlı/Cumhuriyet ekseninde tartışmaların odağı isimlerin başında gelen II. Abdülhamit'i masaya yatırmış ve özellikle sürgün yıllarından yola çıkarak bir çok tartışmaya açıklık getirmiş diye düşünüyorum. Ben okurken keyif aldım, umarım siz de alırsınız. Keyifli okumalar