Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

226 syf.
·
Puan vermedi
Mavi Cennet
Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı olan yazarımızın kendi ağzından anlattığı, bir otoboyografiden romana evrilmiş, gerçeğe bir tanıklık öyküsü belki de.Kendi kaleminden oldukça dikkat çekici bir hale getirdiği bu öz yaşam öyküsünde kendisine sunulan bir sürgün yaşamının, kendisine verilmiş olan bir cezanın, belki de ömrünün en güzel hediyesine dönüştüğüne şahit oluyoruz hep birlikte. 1. Dünya Savaşı yılları Türkiyesi'nde geçen bir hikaye bu hikaye.Yazarın bir dergide metin yazarı olarak çalıştığı bir yıllar.Kaleme almış olduğu bir yazıdan ötürü İstiklal Mahkemesi tarafından sürgün edilişine şahit oluyoruz.İstiklal Mahkemelerinin ketum tavırları ve kelle alma karşısındaki soğuk kanlılıklarına karşılık yazarın şansının yaver gidişine ve ona verilen cezanın nasıl bir ödüle dönüşüne tanıklık ediyoruz.Demek o zaman İstanbul dışındaki her yer insana verilen bir cezaymış mahkemenin gözünde.Bu da Anadolu'ya ne kadar tepeden bakıldığının en net resmi belki de.Halbuki yazara verilen Bodrum'da ki sürgün cezasında yazarın oraya nasıl aşık oluşunu ve bu cezadan sonra ömrünün çeyrek asırını orada geçirme isteği, oranın güzelliğini bir kez daha ortaya koyuyor bizlere. Yazar Bodrum'un uluslararası tanınmasına çok yardımcı olmuş.İyi mi yapmış, kötü mü orası tartışılır, böyle olacağını bilseydi belki de kimseye tanıtmazdı oraları kimbilir, ama Bodrum için epey uğraş verdiği aşikar ve besbelli.Meşhur Bodrum mandalinası vardır, bilmem hiç yediniz mi, fakat son derece lezzetlidir.Bodrum'a turunçgil ekimini aşılayan işte yazarımız Halikarnas Balıkçısıdır.Bu mahlası da buraya yerleştikten sonra bulmuş kendisine, o da öyle bir detay. Bodrum yeşilin, mavinin büyüsü ile tek tip bembeyaz badanalı boyalı evleri ile sizleri büyüsü altına alır.Burada eşsiz medeniyetlere ev sahipliği yaptığına ikna eder sizi.Nitekim yazar buranın Antik Yunan uygarlığı uzantısı olduğunu duyurmak için epey uğraşmış, ve yapılan kazılar da bunu doğrular niteliktedir.Yazar Bodrum'da yaşadığı süreçte evini hiç kilitlemediğini belirtmiş, şu sözlerle açıklamış bunu ve nereden nereye evrildigimizin de çarpıcı bir resmidir bu belki de: * Oturduğum sürece anahtar hiç kullanmadım. Kapıları açık bırakıyordum. Zaten Bodrum(Muğla) kilitsiz, anahtarsız bir yerdi. Ne hırsız, ne de hırsızlık vardı buralarda... (Sf181) Kitabın başında ise keşke Yunan galip gelseydicilere nazire yaparcasına bizleri 1.Dunya savaşına götürmüş, savaşın bizi nasıl yıkıma uğrattığını, kimliğimizin nasıl ayaklar altına alındığını gözler önüne sermiştir: * Sokaklarda çeşitli bahanelerle sözgelimi tramvaydan atladı diye, insanların dö­vüldükleri görülüyordu. Onlar asıl tramvaydan atladıkları için değil, Türk oldukları için dövü­lüyorlardı. Bu halleri görenler, müdahale edemiyorlardı. Ama çoğu, bir başkası değil, kendileri dövülüyormuş gibi öfkeleniyorlardı. Sanki bu işgal kuvvetleri, insanoğlunda zorbalık, kahpelik, küstahlık ve alçaklık namı­na ne varsa topu da meydana çıksın diye İstanbul'a gönderilmişlerdi." (SF 19) Ülkemiz öyle tuhaf ki, bazen ödül olarak sunulan şey ceza, ceza olarak sunulan şey ödül olabiliyor.Eskiden RTÜK tarafından TV kanallarına yayın yasağı getirilirdi ve bu yasaktan sonra o kanallarda belgesel falan gösterilirdi, ben de bu programları ilgiyle izlerdim, ve bilginin bize bir ceza olarak sunulmasına bir anlam veremezdim.Yazara sunulan Bodrum cezası da tam olarak buna uygun olmuş bence.Muhtemelen o zaman için İstanbul dışına çıkmamış bir bürokrasi ve hayatı İstanbul'dan ibaret, İstanbul dışını ise cehennem sayarlarken, belki de kendi elleriyle yazarı yeryüzü cennetine teslim edeceklerini nereden bileceklerdi ki ?
Mavi Sürgün
Mavi SürgünHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 20221,547 okunma
·
1 artı 1'leme
·
248 görüntüleme
Farfallina okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş. Emeğinize sağlık. Okurken Bodrum sokaklarında bir tur attım. Tıpkı “ mavi sürgün”ü okurken de oralarda dolaştığım gibi…
UFUK okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, beğenmene sevindim. Bodrum'a en son geçen yaz gittim, çok kere gitmişimdir, bu sene nasip olmadı, hayran olunmayacak gibi bir yer değil.Fakat eski zaman Bodrum'u kitaptan okuduğum kadarıyla huzurunu içinde barındıran bir cennetmiş.Şimdi ise huzurunu elinden aldılar, cennetliğini elinden almalarına ise ramak kaldı.Ne kadar çoğalıyorsak o kadar itibarsızlaşıyor, o kadar itibarsızlaştırıyoruz.
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.