Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kitap dört bölümden oluşuyor 1-Tarihi Arka Plan 33-60: Kitabın eğer yazılış gayesi Kudüs'e dikkat çekmek, bir Müslüman olarak daha da önem vermemizi ve bu önemin kaynaklarını göstermekse bunu bu bölümde gayet güzel başarmış, kanaatim kitabın tamamı olmasa da bu ilk bölümü okunmaya değerdi. Kudüs'e niyetle başlayıp namazın önemi payıma düştü. Kudüs'ün önemli olmasının sebeplerinden biri İslam tarihinde namazın ilk peygamberden beri hep var olması ve namazın kıblesinin hep Mescid-i Haram'da Kabe idi ta ki Efendimize kadar. Hz. Muhammed'e nübüvvet geldiği ilk günlerden itibaren namaz hep vardı tıpkı diğer peygamberler gibi tek farkla; kıble artık Beytü'l Makdis Kudüs idi. On beş yıla yakın günde beş kere Allah'ın huzuruna çıkarken Kudüs'e yöneldik. Tabi malumunuz kıble tekrar Mescidi Haram'a iade edildi. Peki neden ? Madem ilk insandan beri ve artık kıyamete kadar Kabe olacaktı neden on beş yıllığına bir değişiklik oldu, insanlık tarihinde ilk kez! Evet bildiniz; dikkatimizi, zihnimizi, gönlümüzü oraya o kutsala yöneltmek için. Yazar buna ek olarak fetih için bir hazırlık da diyor tabii Allahu alem. Bu düşüncesi mesnedsiz kalıyor maalesef. Burada konudan koparak namazın İslam'daki yeri daha bir nazar-ı dikkate celbediyor. İslam'da koşulsuz şartsız herkese emredilen tek emir. Ve bu emir günün beş ayrı vaktine yayılmış. Kuranda defatle vurgulanan hatta farklı mefhumlara birlikte zikredilen, sabır gibi, dinin direği diye nitelen en önemli ibadet. Peki bu en önemli ibadetin en önemli unsuru ne ? Kıble. Evet kıble şekilsel olarak mezhebsel farklılıklar olabilir, hastalıktan gözümüz dışında hiç bir yerimizi hareket ettiremiyor olabiliriz, yolda olabiliriz vs tek ille de olması gerek şartı kıble. Eğer kıble tayini yapamadığınız bir yerde iseniz ve yanınızdakiler bu taraf diye bir tayinde bulunup makul açıklamalar getirse ve siz mutmain olmasanız yüz kişi aynı yere dursa da sizin kalbinizden geçen taraf neresiyse o tarafa yönelmelisiniz. Çünkü kıble aslında gönül bağı kurduruyor, kendinizin inanması bu yüzden bu kadar önemli. Şimdi bağlamımız olan Kudüs'e geri dönersek eğer daha iyi anlaşılacak bu gönül bağı için neden namaz neden kıble seçildi, bundan daha iyi bir seçim olamazdı herhalde. Namazın önemini, Kudüs'ün kutsallığına kutsallık katmak için namazın seçildiğinde de görüyoruz; miraç hadisesinde Efendimiz Kudüs'te namaz kılıyor hatta tüm peygamberlere imamlık yapıyor. Bakın bir yerin kutsallığını vurgulamak için yine namazı seçiyor din. Namazın kendi kutsallığını varın siz düşünün. Kudüs'e önem vermek için bir diğer sebep nasslar. Kuranı kerimde "Yemin olsun incire ve zeytine; Sînâ dağına; Ve şu güvenli beldeye!" (Tin 1-3) diyor. Burada incir ve zeytinden maksat Hz. İsa'nın peygamber olarak gönderildiği mukaddes ev yani Kudüs, Sina dağı Hz. Musa'nın Allah ile konuştuğu Turu Sina, güvenli belde ise Hz. Muhammed'in son peygamber olarak geldiği Mekke'dir. Allah bu bölgelere yemin ediyor, yemin gereği üzerine yemin edilen şeyin değerli olması lazım yemin edenin indinde, buradan da anlıyoruz ki bu üç bölge bizzat Allah'ın nazarında değerli. 2-Beytü'l Makdis'in Fethine Dair Vesikalar 60-111: Bu bölümde Efendimiz sav döneminden bazı İktanameler Diplomatik yazışmalar Eman metinleri incelenmiş. Ama nasıl bir okumayla? Sevgili yazarımız önce kafasında bir kurgu oluşturup sonra bu kurguya uygun bir şekilde bu belgeleri okumuş incelemiş ve yorumlamış. Kendi iç tutarlılığı içinde baktığımızda gayet güzel aksi iddia edilemezmiş gibi geliyor lakin bu yeterli mi doğruluğu için elbette hayır. Ben bu incelediği belgeleri İslam tarihinden elbette biliyorum lakin bu bağlamda değil eğer bu bağlamda okunacaksa yazarın güçlü deliller getirmesi gerekir. Bir sürü kaynakça vermiş yersiz metinlerin farklı nüshalarını yazım tarzlarını vs inceleyerek kitabı uzatıp bizi bağlamdan uzaklaştırdığı için okurun canını sıkmış ama asıl iddiası için yani bu belgelerin ve yazılış amaçlarının hedefi Kudüs için Kudüs'ün fethine hazırlık için amacını kanıtlamak için hiç bir delil sunmamış maalesef bu yüzden ikna olamadım. 3-Askeri Harekatlar 111-164 Yine aynı bir önceki bölüm gibi önce kafasında bir kurgu oluşturup buna göre Peygamberimiz dönemindeki gazze ve seriyyeleri anlatmış sevgili yazar ama yine mesnedsiz! Evet anlattığı olaylar doğru lakin bu olayların sebepleri amaçları ve hedeflerindekiler için bana delil sunması lazım olayı doğruluğu kurgunun doğruluğunu göstermemekte ne yazık ki. 4.Sonuç: "Çalışmamızla Peygamberin siretine uzun zamandır göz ardı edilen bir takım bilgilerle yeni bir boyut ve bakış açısı kazandırmaya yardımcı olacağı ....." diye giden bir paragrafla bitiriyor kitabı ki zaten kitabın ikinci bölümünden itibaren havası tam olarak böyle kokuyordu bu yüzden her ne kadar niyeti ve anlattığı şeyler kötü olmasa da beni rahatsız etti. Neden, çünkü sen demek istiyorsun ki şimdiye kadar bu kadar Müslüman bu kadar alim bu kadar ilmi çalışmaya rağmen ki bu çalışmalar dünya üzerinde görülmemiş bir ayrıntı titizlik ve hassasiyetle yapılmış dünyaya görülmemiş usuller kazandırmışız Peygamber'in hayatını sözlerini okurken bunların hiç biri yazarın anlattığı niyeti görememiş eksik yanlış okumuşlar yazarımız görmüş bu asıl önemli sebepleri amaçları vs yahu bi dört yüz yıldır olmayan yeni olan bir şeye aklı olan her insan zaten şüpheyle yaklaşır bu yüzden ortaya yeni bir şey atıyorsan da çok sağlam mesnetlerle konuşman lazım böyle havadan niyet okumalarla değil. Hal böyle olunca nazarımda sahabeye, alimlerimize birikimimize saygısızlık olarak algılanmaya sebep oluyor. Tabi bu kadar eleştiriye rağmen yine de müellifin niyetinin kötü olmadığına hüsnü zan ederek Allah razı olsun diyorum, gündemimizde olması gereken ama çoğu Müslümanın umurunda bile olmadığı bir konuda uğraş veriyor çaba sarf ediyor bu çabası dahi gerçekten dönemimizde çok kıymetli. Tabi anlattıkları ve beni ikna edemediği şeylerin doğruluğu için, her şeyde olduğu gibi, Allahu alem diyorum.
Medine'den Kudüs'e
Medine'den Kudüs'eAbdullah Maruf Ömer · Ketebe Yayınları · 202315 okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.