Onbeşime daha yeni basmıştım ve bir konserve fabrikasında uzun saatler çalışıyordum. Her ay, en kısa çalışma günüm on saatti. Makine başında aralıksız çalışılan bu on saate öğle paydosu; işten eve, evden işe yürüyerek gidiş geliş; sabahları kalkıp giyinme ve kahvaltı etme; akşam yemeğini yiyip soyunma ve yatma da eklenince, yirmi dört saatten geriye topu topu, sağlıklı bir delikanlının uyuması gereken dokuz saat kalıyordu.
Yatağa girdikten sonra, gözkapaklarım kurşun gibi ağırlaşıp kapanmadan önce, ne yapıp edip bu dokuz saatten birazını okumak için çalıyordum.
Jack London 'ın özellikle son demleri hayatı hakkında fikir sahibi olmak için güzel bir kaynak kitaba benziyor. Kütüphane rafımda okunacaklar arasında sırasını bekliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.