Polonyalı felsefi-bilimkurgu yazarı, fütürist ve edebiyat eleştirmeni Stanislaw Lem’in kaleme aldığı "Yıldız Güncesi", evrenin uçsuz bucaksız genişliğinde, zamanı ve mekânı aşan olayların konu olduğu güncelerden oluşan 12 öykülük bir derlemedir. Birbiriyle bağlantılı fakat bağımsız bir şekilde de ele alınabilen bu öykülerde, ana karakterimiz kozmonot Ijon Tichy’nin, sadık yoldaşı olan külüstür roketiyle birlikte galaksiler arası yaptığı yolculuklar sırasında başına gelenleri okuyoruz.
Bu yolculukların anlatımında genel olarak eğlenceli, esprili ve komik bir anlatım tercih edilmiş. Sanırım hicvin en önemli, en yüze gülüp arkadan kuyu kazan özelliği de bu dokundurma mevzusu. Lem de bunu çok iyi yapıyor. Her bir yolculukta farklı bir maceraya şahitlik ediyoruz. Birinde dindar robotlar aracılığıyla dogma inançlar üzerine göndermeler yapılırken, diğerinde farklı uygarlıklar üzerinden insanlığın kıyım tarihinin, insan doğasının absürtlüğünün komik ve eleştirel bir şekilde ele alındığını görebiliyoruz. Zaten yaratıcılık konusunda Lem ile yarışabilecek çok az yazar vardır, evren ve karakter yaratma konusunda epey bir zengin hayal gücüne sahip. Boşuna ‘’Bilimkurgu kültürünün Borges’i’’ diye anılmıyor.
Ijon Tichy’nin bir zaman döngüsünde sıkışarak geçmişi, geleceği ve şimdiyi aynı anda yaşadığı 7. Yolculuk, gelecekteki kendisiyle karşılaştığı ve geçmişi düzeltmek adına bir projede yer alması gerektiği 20. Yolculuk ve bana kalırsa kitaptaki en felsefi hikâye olan zihin/beden problemi, yapay zekâ bilinci, inanmanın ve dogmanın doğası gibi meselelerin irdelendiği 21. Yolculuk benim favorilerim oldu.
Lem, Ijon Tichy’i dört kitaplık bir seride ortak karakter olarak kullanmış ve bunların sadece üçü dilimize kazandırılmış:
· The Star Diaries (
Yıldız Güncesi )
· Memoirs of a Space Traveler
· The Futurological Congress (