·
Puan vermedi
Kitapta da yapıldığı gibi kısa bir surname tanımını ekleyelim. Osmanlı döneminde düğün, sünnet, doğum gibi nedenlerle düzenlenen eğlence ve kutlamalara saray şenliği denir. Bu şenlikleri konu edinen manzum veya mensur eserler “surnâme” olarak adlandırılır. 
Aziz Nesin Türk mizah edebiyatının önemli isimlerinden biri; eserlerinde acıları, sevinçleri ve çelişkileriyle insan hayatını konu edinir. Gündelik hayatı ve otoriteyle karşılaşılan durumları gözlemlerini ironi ve mizah yoluyla anlatmayı tercih etmiştir.
Gelelim 
Surname eserine, 1973-1975 yıllarında arasında yazılmış o dönem hala devam eden idam cezası ve infaz yöntemlerini irdeler. Bunun insan hakları ihlali olduğunu savunur.
İdam cezasına kanun olarak baktığımızda M.Ö. Hamurabi, Hitit ve Yunan kanunlarında görülür ve idam cezasının infazında ülkelere göre farklı yöntemler kullanılır. Yazarımız da bu eserinde o dönemdeki farklı ülkelerdeki idam cezalarına yer yer değinmiştir. İnfazların, halka açık biçimde yapılmasıyla idamlar güç gösterilerine dönüşür. Kiminin gözünün korkutmak amaç, kiminin "bak seni ben koruyorum" otoritesi verme.
Aziz Nesin klasik surname tekniğini, gerçek olayları ve kendine has tarzını birleştirerek yazmıştır. Konuyla beraber bir yandan ibretlik ders diğer yandan devlet-hukuk-sistem eleştirisi... Buradaki tek idam eleştrisiyle değil "halka açık idam" olarak ayrı ayrı incelemek gerek. #222131050 alıntıda diğer ülkelerdeki idam cezalarına atıfta bulunulmuştur.
Yazarın Berber Hayri karakterini hem zulüm görmüş, istismar edilmiş, kimi kimsesi olmasyan(idam kararı alınınca tek yakını annesi vefat eder) yaşı küçük birini tercih etmesi ; kendi insan haklarına olan düşüncesinden dolayıdır. Bunu üstüne hapishane hayatına bakılınca aynı suçtan muzdarip suçluların aynı koğuşa verilmesiyle eserinde anlattığı "değişebilen,iyileşebilen insan" olması zordur. O nedenle ana karakterimiz Berber Hayri'yi de "siyasiler koğuşuna" girmesini sağlar. Düşünen, birine fiziki zarar vermemiş birileriyle (tabiki farklı ortam-düşünce etkisi) ileitişime girince fikirler ve davranış değişebilir. (iyi veya kötü)
Kitap çok çarpıcı olmasının yanı sıra, konuyu uzatmamak adına mı ya da surnamelerin kısa olmasından dolayı mıdır bilmem; değişim kısmı Ragıp Usta nın düşünceleri çok eksik kalmıştı. Yazarımız Berber Hayri karakterinin zaten iyi bir insan olduğundan birkaç iyi düşünceli insanlarla karşılaşmasından dolayı hemen değişimini gerçekleştirmiş oldu. Yani burada şuna değinmek istiyorum evet insan hakları, adaletin yanlış işleyişi vs eleştirirken yine de Aziz Nesin herkesin değişemeyeceğinin alt yapısını da sunuyor kendimce.
Buna 2-3 yıl önce izlediğim Morgan Freeman ın sunduğu "İnancın Hikayesi" olmalı kötülük neden var bölümünde katillerin beyniyle araştırma yapan nörolojistler ve katillerle yapılan konuşma aklıma geldi açıkçası. Adam ben öldürmek için varım diyordu mesela, burdan çıkartmamaları daha iyi diyordu. Değişim zor, bunu kabullenmek için köklü bir eğitim gerekiyor birey olarak bile. İdam cezasını savunulur mu bilemem ama küçük bir çocuğa yapılanlar karşısında hiç de rasyonel düşünemiyorum, sonrasında adalete sistemine bakıyoruz. Tarihte ve tarihimizde ve aynı zamanda günümüzde birilerinin çıkarlarına göre kullanılmaya devam ettiğini gördükçe hukuk bilgimin eksikliğinden dolayı net bir öneri sunamam açıkçası. Sadece insan olarak kendi canına,çocuğuna, yakınına karşı olunca da rasyonelite falan kalmıyor....
·
2 artı 1'leme
·1.994 görüntüleme
Kadın yazmış...😎 Tebrikler ...👏👏👏
Çok güzel anlatmışsın, eline sağlık 
Ayuzawa Kaichou :)
Yine ne kadar kafama yakın bir insan dedim 😍💜 Düşüncene, zihnine ve kalbine sağlık 👏🏻 Çok güzel yazmışsın demekten başka çaresi kalmıyor insanın. Okuduğum kitaplarla ilgili senin yazdıklarını da okumayı seviyorum. Yazmayı, farklı bakmayı, genel algıya uyma zorunluluğu olmadan konuşmayı, yazmayı hiç bırakma 🌸 iyi ki yazıyorsun 😍 Incelemende katılmadığım nokta neredeyse yok gibi.
Çok güzel yorumlamışsınız tebrik ederim.."Adam ben öldürmek için vardım diyor" cümlenize istinaden ben de şunu eklemek istiyorum 
Ali Fuad Başgil in 
Gençlerle Başbaşa eserinde bir kısım çok ilgimi çekmişti. Bir papaz şöyle diyordu "papaz olmasam kesinlikle eşkiya olurdum". Bu eserinde Ali Fuad Başgil, mizaç ve karakter, huy kavramlarını irdeliyor ve doğuştan gelen özelliklerin eğitim ya da kendini farklı bir kalıp içine oturtmak ile baskılanabileceğinden bahsediyordu. Okunası bir eserdir. Ragıp adlı karakterin verdiği öğütler de dediğiniz gibi hızlıca geçilmiş bölümlerdi. Ragıp in kişinin özüne bunca değinmesine karşın Aziz Nesin in tüm insanlığı kötü yansıtması beni bir nebze rahatsız etti. Bunu hapishanedeki mahkumlardan idam alanına seyre giden insanlara kadar görüyoruz. Bir de o dönem "siyasi mahkum"ların insanca özellik gösterdikleri ama koğuştaki Gözlüklü Beyfendi'nin onca bilginin ardındaki gerçek yüzünün daha sonra ortaya çıkması da siyasiler değil ama gözlüklü beyfendi üzerinden bilginin ardında da saklanan kötülükler gizlenen şeyler vardır mesajını verdi bana
Döktürmüşsünüz👏 kaleminize sağlık😍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.