Farklı hayatlardan farklı öyküleri önümüze getirmiş yazar. Yaşanmışlık kokuyor öyküler.
Hayat, yazmak, okumak gibi pencerelerden bakmış. Harika cümleler, müthiş betimlemeler, üzerinde uzun uzun düşündüğüm yerler oldu. Tabi altını çizdiğim bir çok satır.
Yazarın özellikle okur-yazar ilişkisi üzerine verdiği örnekler çarpıcıydı. Evet yazar okuru tanımıyordu ama okurun kurduğu sımsıkı bağı başka bir hikayede karşımıza çıkarırken öncesinden aradaki kopukluğa dikkat çekiyordu. Eseri hiç okumamış ama imza bekleyen kalabalığın içini okuyordu adeta. Haklıydı.
Satış oranlarına göre değer biçiliyordu kitaplara. İmza günleri kitap çıkar çıkmaz reklam için yapılıyordu. Halbuki önce kitap okunmalıydı.
Hikaye arayanlarda bambaşka bir dünyaydı. Yine yazmak üzerine ele alınan öyküler. Çok çok güzeldi.
Görüyorum ki Fatma Barbarosoğlu burada pek tanınmıyor. İsterim ki sizlerde tanıyın, okuyun. Yazarın eleştirisi gibi diyeceğim bir kitabın iyi olması için illaki yıllanması mı gerekiyor.!? Daha önce bir kaç eserini daha okuduğum Barbarosoğlu'nun derin bir kalemi var. Tekrar okunacaklara eklendiğim kitaplardan biri oldu.
Tanısanız sizde çok seversiniz. Tavsiyemdir. Kitaplarla kalın.