Gönderi

Kemâlist Devrim, batıcı bir devrim değildir.
Batı uygarlığından olmayan, onun hükmünden ulusal bir çaba ile kurtulan ve fakat bu uygarlığa arka çevir­meyen, onu kendi yapısında gerçekleştirmek azmin­de olan toplumların şartlarının zorunladığı bir görüş­tür. Bu, ideolojik bir yorumlama değil, olayların ken­dilerinin açıkça gösterdiği bir şeydir. İdeolojik açılar­dan önemli olan nokta şudur: Bu görüşün yol açtığı ekonomik kalkınma programında ve ulusal kalkınma siyasetlerinde hangi ekonomik ve toplumsal doktrin­lerle yürüneceği bilimsel meseledir. Bunda en çok ba­şarı gösteren toplumlar, ulusal varlığını ve bütünlüğü­nü din, ırk, dil axrımları, derebeylik, aşiretçilik, salta­nat, hilafet vesaire gibi ortaçağ kalıntısı kuvvetlerin temsil ettiği ulusal dokuya aykırı davalardan en çok kurtulmuş olan, bu sayede çağdaş uygarlığa özge eko­nomik ve politik doktrinlere milli olmak veya olma­mak damgalarını vurmadan yer verebilen toplumlar ol­muştur. Bizde ekonomik doktrinlerin başarı kazanama­ masında, dejenere edilişinde, ille milli olma kaygıla­rına düşülmesinde veya bunların milliyet düşmanlığı damgalarını yemelerinde ırkçılık, Turancılık, şeriatçı­lık, halifecilik, toprak ağalığı ve derebeylik gibi geri kalmışlığın alametleri olan kuvvetlerin toplumda ha­la hüküm sürmesi birinci derecede rol oynamıştır. Bu rol bugün de devam etmektedir.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.