1960 yıllarda geçen kurgu bir doğu treninde başlıyor ve Iğdır ilinde yaşanıyor. Şair İskender Sof yazmış olduğu şiirleri nedeniyle bir süre hüküm giymiştir. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra Rize üzerinden Sovyetler Birliği 'ne geçme planı içerisindeyken çok güvendiği üç kişinin (eşi, çocukluk arkadaşı hatta dostu, yayıncısı) ayrı ayrı ihbarı neticesinde planı bozulur. O kaçak olmayan bir aranandır. Tesadüfen karşılaştığı ve hapishaneden tanıştığı Sincap (Kerem) ile karşılaşır ve Iğdır uzanan bir yolculuk yaparlar.
Şair İskender Sof henüz 8 yaşındayken yaşadığı bir tramva neticesinde monokromat(renk körü) olmuş, ancak Iğdır 'a geldiğinde tabelalarda Nuh 'un yaptığı Ağrı Dağı resimlerini görünce renkleri yeniden ayırt edebilmeye ve yaşamaya başlamıştır
Kitapta onun sınırdan geçme anına kadar olan Iğdır günlerini, kitaptaki diğer renkli karakterler ile birlikte Meddah Değil Efendi 'nin anlatımından okuyoruz. Kitaptaki her bir karakter çok çok özeldi ve bazıları ile de yazarın önceden okumuş olduğum kitaplarında tanışmıştım. İsmail Güzelsoy 'un romanlarınfaki karakterleri diğer kitaplarında da karşımıza çıkıyor. Ne diyelim dünya küçük yazarımızın hayal dünyası çok geniş.
Meddah Değil Efendi'nin anlatımıyla İskender Sof (Habil) renkler ve korku irdelendi tam bir pkuma zenginliğydi. Sizlere de tavsiye ediyorum.