Gönderi

253 syf.
9/10 puan verdi
Bu kitabı o kadar çok seviyorum ki hakkında objektif bir yorum yapabileceğimden tam olarak emin olamıyorum. Kitabın ismi beni her seferinde gülümsetiyor, kapaktaki çiçeği görmek de aynı gülümsemenin biraz buruklaşmasını sağlıyor ama yine de kitabı her elime aldığımda tatlı bir sis tarafından çevrelenmiş gibi hissediyorum. Caz müzikleriyle dolu siyah beyaz bir filmin içinde geziniyormuş ya da bir şiirin insanı saatlerce düşündüren mısrasıymışım gibi hissediyorum. Günlerin Köpüğü genel olarak klasik hüzünlü aşk hikayelerinin konularına benzeyen bir konu içeriyor. Çiftimiz aşık oluyor, sonra kızımız hastalanıyor ve adam aşkını kurtarabilmek için her şeyinden vazgeçiyor. Yani kapakta yazıldığı gibi çarpıcı bir aşk romanı olduğu doğru ama onu yalnızca aşk romanı olarak değerlendirmek yetersiz ve kalp kırıcı bir tabir olur. Çünkü yazar anlattığı hüzünlü hikayeyi detaylarla, sembollerle, sürrealist bir bakış açısı ve hafif mizahi eleştirilerle güzelce süslüyor. Gençlik çağının o neşesinin parıl parıl parlattığı dünyanın nasıl yavaşça sorumluluklar, hastalıklar, dünyanın acımasızlığıyla soluk bir sıkıntıya dönüştüğünü, karardığını ve daraldığını tatlı tatlı anlatıyor. Bir yetişkin masalı gibi. Kalbinizi kırıyor, ruhunuza dokunuyor, sizi caz esintileriyle pembe bir düş bulutunun içinde gezdiriyor ve sonunda o bulutun nihai görevini yapıp yağmur yağdırmasına izin veriyor. Aşkı aşk yapan şeyleri, toplumun içinde dönüp durduğu buhranı, aşkın ve müziğin bu katran karası dünyayı nasıl pembeye boyadığını öyle güzel anlatıyor ki kötü hissetmek istediğinizde bile iyi hissediyorsunuz. Günlerin Köpüğü’nü okumak hayatın kısacık ama büyülü olduğunu anlayabilmek için romantik ve eğlenceli bir yol çünkü tıpkı hayat gibi tamamen absürt ve trajik.
Günlerin Köpüğü
Günlerin KöpüğüBoris Vian · E Yayınları · 20111,797 okunma
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.