Temmuz 1986'da Beyaz Kale'nin son sözünü yazan Orhan Pamuk'la bu kadar geç tanıştığım için pişmanım gerçekten.
Biraz tarihi, biraz felsefi diyebileceğim bu edebi eseri aşırı keyif alarak okudum. Ben betimleme okurken bir süre sonra sıkılan bir okur olarak betimlemeleri okurken sayfalar arasından aktım geçtim, ne güzel yazmış öyle.
Kitap bir hocayla İtalya asıllı bir esirin iletişimini, benzerliğini, benzemeyişlerini o tuhaflığı arayışlarını konu alıyor. Kitap yazarımızın da dediği gibi kimin ağzından yazılıyor belli değil. Duygu geçişlerini çok sevdim bu arada.
Tavsiye eder miyim? Kesinlikle ederim.
Keyifli okumalar dilerim...